NAZIM Hikmet’in ‘Açlığın Gözbebekleri’ adlı şiiri şöyle başlar:

“Değil birkaç

Değil beş on

30 milyon

30 milyon

Açlar dizilmiş açlar!”

***

Genellikle yeni yıla girerken, içimiz yepyeni bir umutla dolar ve geleceğe yönelik çok güzel düşler kurmaya çalışırız.

2015 yılı girerken de aynı duygu ve düşünce içersindeydik.

Ama öyle olmadı.

O da bir önceki gibi, hep içimizi kararttı. Nice ocakları söndürdü, nicesini de onulmaz sıkıntılar içersinde bıraktı..

Ve şunun şurasında 90  gün önce merhaba dediğimiz 2016  yılına ne umutlarla girmiştik.

Oysa hep güzel, içimizi ısıtan, umutlu şeyler yazmak, söz etmek isterdik, ama kazın ayağı öyle değil..

“Nasıl olsun ki!” denildiğini duyar gibiyim.

Hele de burası Türkiye ise, hiç de kolay değil..

Neyse, lafı uzatmadan 2016 yılı ile ilgili değerlendirmelere kısaca göz atmaya çalışalım.. 

*** 

BİZDEN DUYMUŞ OLMAYIN DA,

2016 YILI ÇOK ‘ZOR’ GEÇECEKMİŞ!

İlk cümle olarak şunu söyleyebiliriz:

Hükümetin yanlış hesabının faturası vatandaşa çıkacak gibi.

Gibisi fazla.. çıkmaya başladı.

Memura kaşıkla zam öneren hükümet, zamları ise kepçeyle yapmaya başladı..

2015 yılında yapılan 7 Haziran ve 1 Kasım Seçimleri ile bütçe dibe vurdu..

Anlayacağınız evdeki hesap çarşıya uymadı.

Hemşerimiz olan Maliye Bakanımız Naci Ağbal da olanı ve olacağı dobra dobra açıkladı:

Mealen 2016 yılından pek umutlu olmadığını dile getirdi..

OYSA NE UMUTLARLA MERHABA DEMİŞTİK,

NE UMUTLARLA UFKA BAKMAYI UMUYORDUK!

AMA OLMADI!

Türkçesi, ‘Deniz bitti/ kara göründü’

 ***

Neden böyle olduk, buraya nasıl geldik?

Ekonomideki gelişmeleri değerlendiren uzmanlara göre; Yolsuzluk, yasakçılık, yoksullukta 2000’li yıllara dönülmüş.. 

Ekonomi büyümüyor, aslında büyütecek bir emare de yok. 

Türkiye’de kredi kartı ya da bireysel borçlarını ödeyemediği için yasal takibe alınanların sayısı giderek artıyor..

Ne Bankacılık Düzenleme Denetleme Kurumu (BBDK) sayıyı doğru dürüst açıklayabiliyor, ne de TÜİK verileri doğru veriyor..

Anlayacağınız, ülke nufusünün neredeyse büyük bir çoğunluğu yakasını bankalara kaptırmış/ kurtaramıyor.. Bu gidişle de kurtaracağa benzemiyor..

Kısacası Türkiye, “borç yiyen kesesinden yer’in canlı örneği haline geldi/getirildi. 

***

BİR DE BAKANLIK VERİLERİNE BAKALIM:

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın 2015 yılı bütçe kitapçığına göre nüfusun yüzde 39,8’i yoksul. 

Ve son iki yılda yoksul sayısı yaklaşık 6.9 milyon artmış. 

Devlete sosyal yardım başvurusu yapanların kaydını tutan Bütünleşik Sosyal Yardım Hizmetleri Bilgi 

Sistemi’ne göre 2012’de yardıma muhtaç olan 6 milyon 768 bin 126 hane ve 23 milyon 668 bin kişi kayıtlı idi.

 Bu sayı 2014’te 8 milyon hane ve 30 milyon 500 bin kişiye ulaşmış olacak.

 Bunun anlamı; Türkiye’de yaklaşık 30 milyon 500 bin kişi aylık brüt 378, net 270 liranın altında gelirle yaşıyor. 2016 yılına geldiğimizde varın siz hesaplayın!

 ***

SON SÖZ:

Fazla söze gerek yok..

Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete!

Ne diyelim allah sonumuzu hayıreylesin..

***

BİR FIKRA: DEVLET VERSİN!

Bir Laz, bir Kayserili, bir de Diyarbakırlı ölür, öbür dünyaya gider.

Bir hafta geçmeden Laz mezarlıktan çıkar, köyüne döner.

Herkes merakla, Sen nasıl geri döndün?" diye sorar.

Laz, "Diğer tarafta pazarlık yaptım.5 bin dolar istediler.

Verip, geldim" der.

Bunun üzerine kalabalık, Kayserili ve Diyarbakırlı'yı sorar.

 Laz cevap verir:

"Ben gelirken Kayserili '3 bin 500 dolar olsun' diye bastırıyordu.

Diyarbakırlı da, 'Devlet versin' diye!"

***

BİR DÖRTLÜK:

“Bir de kuşlar var hâkim bey,

her şeyin başı onlar,

Onlar özgürlüğü koyuyor 

Baksanıza terörist, terörist insanların kafasına uçuyorlar” (Ahmed Arif)