• https://www.facebook.com/bsgmedya@hotmail.com
  • https://www.twitter.com/bsgmedya@hotmail.com

NÖBETÇİ ECZANELER
ULUSAL GAZETELER
Nihat KARALAR
bsgmedya@hotmail.com
HIRSIZIN HİÇ Mİ SUÇU YOK?
31/01/2016

SAHİ, HIRSIZIN HİÇ Mİ SUÇU YOK?

Ülkemizde yıllarca ihmal edilen, sorunları görmemezlikten gelinen, duygu ve düşüncelerine gem vurulan, geleceğe ilişkin düşüncelerine, umutlarına ve özlemlerine hep kuşku ile bakılan ve ülke nüfusunun da büyük çoğunluğunu oluşturan gençlik nereye gidiyor?

Her gün TV ekranlarını ve gazete sayfalarında sıkça karşılaştığımız gençler; karşımıza kimi zaman bir hırsız, bir tinerci ya da yaşamın acımasız kollarına terk edilmiş -sokakta yaşayan- birileri olarak çıkmaktadır..

Ve hep onları gördükçe, genellikle hep önyargıyla yaklaşarak, ‘BUNLARIN KÖKÜ KAZINMALI’ gibilerinden sığ düşüncelerle istenmeyen kişiler olarak toplum dışına itmeye çalışırız.

Onların o hallere düşmelerinde toplum olarak hatamızın olup olmadığını düşünmeyi/kendimizi sorgulamayı aklımızın ucundan bile geçirmeyiz.

Onlar, gözümüzde birer hırsız, birer haydut, ya da sokakta yaşayan tehlikeli unsurlardır.

Böyle algılar, böyle değerlendiririz.

Onları topluma kazandırmayı, ya da o duruma düşüren etkenleri irdelemeyi hiç düşünmediğimiz gibi, kendimizi ‘SÜTTEN ÇIKMIŞ AK KAŞIK’  misali soyutlayıp, onlara ‘potansiyel suçlu’  gözüyle bakmayı yeğleriz.

Tıpkı Nasrettin Hoca’nın hırsızla olan çilesi gibi!

Hocanın evine bir gün bir hırsız girer.

Evde ne var, ne yok hepsini alıp gider.

Hoca, başına gelen bu olayı çevresindekilere anlatınca;

“Ya Hoca, sende önlemini alsaydın” şeklinde tepkilerle karşılaşır.

Bunun üzerine Hoca’da;

“Ya ahali, hep ben mi kusurluyum. 
HİÇ HIRSIZIN SUÇU YOK MU?” 
diye karşılık verir..

Aslında Nasreddin Hoca’nın fıkrasında da vurgulandığı gibi; toplum olarak birçok konuda toptancı bir anlayış ile hareket ettiğimiz bir gerçek ..

Ne dersiniz, Hoca haklı değil mi?

Neyse fazla uzatmayalım, bir de savaş kazanına odun taşıyanlara göz atalım.

SAVAŞ KAZANI’NA ODUN TAŞIMAK!

TÜRKİYE Cumhuriyeti’nin Kurucusu Ulu Önder Atatürk’ün
‘YURTTA BARIŞ, DÜNYADA BARIŞ’  sözünü bilmeyen/duymayan yoktur.

Bugün bölgemizde yaşananları gördüğümüzde, o sözün ne kadar yerinde ve anlamlı bir tespit olduğu çok iyi anlaşılmaktadır.

Ama ne yazık ki,  ne ülkemizde,  ne bölgemizde, ne de dünyada barış var!

Aksine, kimi BOP adına, kimi Esad gitsin adına savaş tamtamlarını aralıksız çalmaya devam ediyor..

Son geldiğimiz noktada; bu da birçok olayda olduğu gibi farklı boyutlara yol almaya başladı.

Özellikle 13 Kasım Paris Saldırıları ve sonrasında gelişen olaylar işin boyutunu değiştirdi.

Aslında tüm bunlar, akıllara Nasreddin Hoca fıkrasını getiriyor.

Yine herkesin bildiği bir fıkra:

Hani Nasreddin Hoca, bir gün göle maya çalmaya çalışır.

Onu görenler, Hoca’nın bu yaptığına bir anlam veremezler.

‘Hoca ne yapıyorsun?’ diye sorarlar.

Hoca da, ‘GÖLE MAYA ÇALIYORUM’ yanıtını verir.

Aldıkları yanıt karşısında hayli şaşkınlaşan komşuları;

 ‘HOCA HİÇ GÖL MAYA TUTAR MI?’ diye tepki gösterirler ama Nasreddin Hoca da söylenenlere aldırış etmeden, 

‘YA TUTARSA!’ diye karşılık verir.

İşte, yaşananlar da aynen böyle..

YA TUTARSA? YA TUTMAZSA?

 İnşallah tutar demeyi çok isterdik, ama nerdeee!

Pek ihtimal vermiyoruz da,  hadi diyelim ki proje (!) olumlu sonuç verdi ve bölgemize barış getirdi diyelim, ya dünyaya?

Şu anda dünyada barıştan söz etmek mümkün mü?

Her şey ortada!

Çünkü birileri, habire savaş kazanının altına odun taşıyor, birileri de ateşin şiddetini artırmak için sürekli körüklüyor.

Büyük bir kesim ise ya seyirci, ya da tarafsızlık pozlarında ‘kuzuların sessizliğindedir..

Böyle bir ortamda yangının söneceğini beklemek, ham hayalden öteye gitmez/gidemez.

Fazla uzaklara gitmeye de gerek yok..

Burnumuzun dibinde, savaş tamtamları her geçen giderek artıyor.

Yani Ortadoğu’da savaş şarkıları başladı.

Fokur fokur kaynayan ‘SAVAŞ’ kazanları, başta bölgemiz olmak üzere tüm dünyayı da olumsuz etkileyecek gibi gözüküyor.

***

Dün ‘DEMOKRASİ getireceğiz!’ diye, Afganistan, Irak, Libya, Mısır, Tunus ve Cezayir’i AŞURE ÇORBASI’na çevirenler/ bölüp parçalayanlar,  4.5  yıldır da  ‘Suriye’ye de demokrasi getireceğiz’ diye uğraşıp durdular/duruyorlar.

Ama  ‘DEMOKRASİ getireceğiz’ yalanı ve ince hesapları bir türlü tutmadı!

Tıpkı, öncekiler gibi!

KISACASI; 

Birileri ‘SAVAŞ KAZANI’nın altına odun taşımak için var gücüyle uğraştı/uğraşıyor.

Allah korusun, kazan bir patlarsa, o zaman görürüz, hanyayı Konya’yı!

Ortada ne Suriye kalır, ne Irak, ne de Ortadoğu..

Ne de ilerisini söylemeye dilimiz varmıyor.

NE DERSİNİZ?

***



1284 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

DEĞİŞİME DİRENEN(LER) HEP KAYBEDER! - 13/06/2017
Sizce değişim nedir? Değişim denilince, aklınıza bulunduğunuz durumdan farklı bir konuma yönelmek mi , yoksa başka bir deyimle 360 derece değişmek mi gelir.
TÜRKİYE'DE AYDIN OLMAK ve UĞUR MUMCU - 22/01/2017
Türkiye’de aydın olmak, hele de yazar olmak.. Daha doğrusu düşünüyor olmak çok zor ve tehlikelidir.. Hele de son günlerde nasıl zor olduğu daha net görüldü..
‘NESLİ TÜKENMİŞ KELAYNAK KUŞLARI’ GİBİYİZ! - 08/01/2017
Hasbelkader yerel ölçekte yazmaya çalışan bizim gibi yazar taifesi (onca yazarın çizerin bol olduğu bir kentte bizi de yazar takımına dahil ederlerse) olarak, doluya boşa yazarız.
YİNE FACİA..YİNE ACI VE GÖZYAŞI! - 01/12/2016
Hani bizim camiada yazı karalayanlar arasında bir genel anlayış vardır:
‘SÜTTEN ÇIKMIŞ AK KAŞIK’ DEĞİLİZ, HİÇ BİRİMİZ! - 17/11/2016
Sizce, insan kendi kendini aldatabilir mi? Zaman zaman kendi iç dünyamda bir yolculuğa çıkar, adeta kendimi bir savcı titizliğiyle sorgulamaya, yargılamaya çalışır ve kendime hep bu soruyu sorarım.
HAYATIMIZ OLDU TELE-VOLE! - 16/11/2016
Son yıllarda özellikle de özel televizyonların hayatımıza girmesiyle birlikte adeta ‘televole toplumu’ olduğumuz gerçeğini görmezden gelemeyiz.
SAHİ, HAYATIN RENGİ VAR MIDIR? - 15/11/2016
Neyse konuyu iyice dağıtmadan, saadete yani asıl konumuza gelelim. Biliyorum, havaların hayli soğuyacağı ve giderek de çekilmez bir hal alan şu günlerde böyle sıkıcı konular da çekilmez ya!..
36 YILDÖNÜMÜNDE BİR '12 EYLÜL' ANISI... - 12/09/2016
36 YILDÖNÜMÜNDE BİR 12 EYLÜL ANISI... Bugün 12 Eylül.. Binlerce yurdum insanının zindanlara doldurulduğu, onlarca hatta yüzlerce insanımızın işkencelerle öldürüldüğü, henüz 17 yaşında olan Erdal Eren’in yaşı büyütülerek darağacına çekildiği,...
ORTADOĞU'DA KUYUYA TAŞI KİM ATMIŞTI? - 10/07/2016
Son günlerde sınır komşumuz, (hoş, iktidarın dış politikası sonucu ortada komşumuz diyebileceğimiz bir ülkede kalmadı ya) Suriye ve Irak’taki sıcak gelişmeler nedeniyle hızla büyük bir karamsarlık dehlizine doğru sürüklendik/sürükleniyoruz.
 Devamı

BİR KİTAP

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI