Eğitim İş Şube Başkanı İlhan Yaşar, 12. Kuruluş yıldönümü vesilesiyle düzenlenen yemekte Cumhuriyet'e sahip çıkma çağrısında bulundu
‘GÜN, LAİK, ÇAĞDAŞ ATATÜRK CUMHURİYETİ’NE SAHİP ÇIKMA GÜNÜDÜR’
Eğitim İş Sendikası Çorum Şube Başkanı İlhan Yaşar, ‘Gün, laik, çağdaş, tam bağımsız bir Türkiye çizgisinde bir araya gelerek, 1919’da gerçekleşen mucizeyi tekrarlama günüdür. Gün laik çağdaş Atatürk Cumhuriyetine sahip çıkma günüdür.’ dedi. Eğitim İş Sendikası’nın kuruluşunun 12. Yıldönümü vesilesiyle 27 Ekim Cuma akşamı Güleryüz Tesisleri’nde düzenlenen Cumhuriyet Yemeği’nde bir konuşma yapan İlhan Yaşar, Eğitim İş olarak kurulduğu günden bu yana; laik, çağdaş, bilimsel eğitim ile laik cumhuriyeti savunmaya devam edeceklerini belirtti.
‘Kimsesizlerin kimsesi’ yüzyıllardır milletin üzerine çökmüş karanlığa karşı başlatılan, başarılan ve dünya milletlerine örnek olmuş büyük bir aydınlanma devrimi olan ‘Cumhuriyet’, Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde bu milletin kanıyla kurulmuştur. Aydınlanmış azınlığın cehalet içindeki çoğunluğa rağmen gerçekleştirdiği devrimlere karşı daha ilk yıllarından itibaren örgütlenen cehalet, bulduğu her fırsatta saldırdı. Yok, olmadığının mesajlarını bizlere sık sık verdi. 10.yılında; ‘Bir hızla kötülüğü, geriliği boğarız, 50.yılına gelindiğinde; ‘Yaşasın hür ulusum, soylu gencim, benliğim 57. yılında, onların çocukları tarafından yapılan 12 Eylül faşist darbesiyle, kurumları hızla ele geçirilirken, halkı yozlaştırılan ‘Cumhuriyet’, 94.yılında ise bütün kaleleri bir bir kaybedilen, kurumları dağıtılan, TC kısaltması çok görülen, Andı yasaklanan, milli bayramları unutturulan ‘Cumhuriyet’, Tabii ki bu günlere birden gelinmedi. Yıllardan beri Cumhuriyetin temel nitelikleri bozulurken, laiklik hiçe sayılırken, sosyal hukuk devleti yok edilirken, eğitim sistemi gericileştirilirken, ulusal değerlerimiz yok pahasına satılırken, sesimizi yeterince çıkarmadığımız ya da çıkaramadığımız için ülkenin bugünkü durumundan az ya da çok hepimiz sorumluyuz. Cemaat ve tarikatların güçlenmesi, laik eğitimin yok edilmesi için okulların imam hatipleştirilmesi, eğitim birliğinin yok edilmesi, kadının çalışma hayatından yavaş yavaş koparılmasına, insan hakları söylemleriyle göz yumuldu. Sonuçta örgütlenen cehalet bütün gücüyle laik cumhuriyete, bilimsel eğitime, çağdaş yaşama saldırmaya başladı. Sınıfın umudu olacak işçi sınıfı neo-liberal politikalar sonucunda yoksullaştırılarak, tarikat ve cemaatler sayesinde gericileştirildi, din sömürüsü siyasilerin iktidara ulaşma ve yönetme kozu haline geldi. Yozlaşma özgür düşüncenin sonunu getirerek biat kültürünü yaygınlaştırdı. Tarikat ve cemaatler, laik cumhuriyetle hesaplaşmanın adı olan davaları uğruna devleti ele geçirdiler, geçirmeye de devam ediyorlar. Bu ülkeye 15 Temmuz’u yaşatan, iktidara ülkeyi hukuku rafa kaldırarak yönetme fırsatı verenlerde davaları için çalışıyorlardı.
HAFIZAMIZI BİRAZ DAHA TAZELEYELİM; ‘Yargının ele geçirildiği 2010 Anayasa değişikliği’ 'Laikliğin yok edilip, işlerin ulemaya havale edilmesi’ ‘Bütün okullara mescit açılması, ortaokullara kadar başörtüsünün getirilmesi, memurların kıyafet yönetmeliğinin alt üst edilmesi’ ‘4+4+4 gerici eğitim yasası’, ‘İmamların okullarda derslere sokulması’ ‘Değerler eğitimi adı altında tarikat ve cemaatlerin okullara sokularak sübyan mekteplerinin yasallaştırılması’ ‘Üniversitelerde Atatürkçü Düşünce Topluluklarının dağıtılarak Said-i Nursi kürsülerinin kurulması’ ‘Zorunlu öğretim 12 yıla çıkarılırken kesintili duruma getirilerek çocuk gelinlerin yaygınlaşması’ ‘Siz görevi Atatürk’ten değil, ancak benden alırsınız” ya da “Sıkıysa AKP’li olmayın” diyen rektörlerin türemesi.’ ‘Cumhurbaşkanlığı referandumu ile tek adam yönetimine onay verilmesi’ ‘Atatürk’ün ve Atatürkçülüğün müfredattan kazınması’ ‘Müftülere nikâh kıyma yetkisinin verilmesi’ vb, vb Evet, reform veya yenilik söylemleriyle gelip yeni bir ülke kurduklarını artık itiraf ediyorlar. Biz ise karma eğitimin delinmesini seyrederken, nikâh yetkisinin imamlara verilmesini nasıl önlediğimizle övünebiliriz. Yeter ki siyasete bulaşmayalım, görmemiş gibi yapalım, duymamış gibi yapalım.
‘BU HALK SON SÖZÜNÜ HALA SÖYLEMEDİ’ Yıllar boyunca dünyaya AKP Türkiye’sini, Türkiye’ye ise AKP projesini pazarlayıp, 15 yıldır AKP Türkiye’sinde siyasete girmemeyi başararak çok ünlü ve zengin olmayı başaran yazarların kitaplarını okuyarak ne kadar aydın, ne kadar okumuş olduğumuzu gösterelim. İçinden geçtiğimiz dönem, ülke ve sınıf için gerçekten zor ve sıkıntılı sürece denk gelmiş olabilir. Ancak bu halk son sözünü hala söylemedi. Her şey sona ermedi. Nasıl karşı devrim, tarihler vererek bir nihai darbeye hazırlanıyorsa, onu engellemek ve bunların yarattığı tahribatı ortadan kaldırmak için daha erken davranıp bu oyunu bozma şansımızı biran evvel kullanmak zorundayız. Sosyal medyada, kapalı dar gruplarda Atatürk resimlerini, sözlerini beğenerek, paylaşarak, ülkede yaşananları kınayarak vicdanımızı rahatlatamayız.
GÜN KONUŞMA GÜNÜ DEĞİL, Gün Gençliğe Hitabe ve Bursa Nutku’nda verilen görevleri yerine getirme günüdür. Gün, laik, çağdaş, tam bağımsız bir Türkiye çizgisinde bir araya gelerek, 1919’da gerçekleşen mucizeyi tekrarlama günüdür. Gün laik çağdaş Atatürk Cumhuriyetine sahip çıkma günüdür. Kurulduğu günden bu yana; laik, çağdaş, bilimsel eğitim ile laik cumhuriyeti savunmaya devam eden Eğitim İş, bu mücadelenin öznesi ve lideri olmaya her şeye rağmen devam edecektir. Sınıfsız sömürüsüz bir ülkeyi elimizle, dişimizle, tırnağımızla kuracağız. Atatürkçü, cumhuriyetçi, devrimci onurumuzla kuracağız.’ (BSGMEDYA) |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |