CHP İzmir'de "Demokrasi ve Cumhuriyet" mitingi düzenledi. Mitingte konuşan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, ' laikliğin önemine dikkat çekti'DEVLETE SIZMADILAR, DEVLETE YERLEŞTİRİLDİLER'
15 Temmuz darbe girişiminden sonra, CHP, İstanul Taksim'de Cumhuriyet ve Demokrasi Mitingi düzenlemişti. Yüzbinlerce insanın katılımıyla gerçekleşen bu mitingten sonra, CHP, İzmir'de Gündoğdu Meydanı'nda Cumhuriyet ve Demokrasi Mitingi düzenledi. CHP’nin çağrısıyla İzmir'de Gündoğdu Meydanı'nda saat 19.30’da yapılacak olan ’Cumhuriyet ve Demokrasi Mitingi’ için binler alanda toplanmaya başladı. Türk bayrağı ve Atatürk posterleri taşıyan vatandaşlar, "Darbeye karşı omuz omuza", "Yağma yok, Cumhuriyet var", "Mustafa Kemal'in askerleriyiz", "Türkiye laiktir laik kalacak", "Darbeye geçit yok" şeklinde sloganlar attı. Sahneye çıkan Selçuk Balçı ve CHP Hatay Milletvekili Grup Yorum'un eski solisti Hilmi Yarayıcı beraber şarkı söyledi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da mitingde konuşma yaptı. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra, CHP, İstanbul Taksim'de Cumhuriyet ve Demokrasi Mitingi düzenlemişti. Yüz binlerce insanın katılımıyla gerçekleşen bu mitingten sonra, CHP, İzmir'de Gündoğdu Meydanı'nda Cumhuriyet ve Demokrasi Mitingi düzenledi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin İzmir'de düzenlenen 'Cumhuriyet ve Demokrasi Mitingi'ne gelenleri eşi Selvi Kılıçdaroğlu ve torunu Duru ile beraber selamladı. Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satır başları:
Meydanlarda el ele kol kola olmaya geldik. Bu meydanda her birimizin kalbinde cumhuriyet ve demokrasi için bir demek çicek var. İzmir düşmana ilk kurşunun atıldığı kenttir. İzmirli olmak Türkiye Cumhuriyeti'nde bir ayrıcalıktır. İzmir tarihimizin kalkınmasının başladığı kenttir. İzmir cumhuriyettir, demokrattir, laiktir, emektir. İzmir demek Kuva-i Milliye demektir. Bu darbe cumhuriyetimize ve demokrasimize yapıldı. Demokratik laik sosyal hukuk devletine yapıldı. Havaalanına inerken öğrendim. Arkadaşlarıma şu talimatı verdim, derhal Meclis’e gidiniz, çalışınız, darbeyi püskürtmek için her türlü çabayı gösteriniz. Parlamento çalışmalı dedim. Arkadaşlarımız parlamentoya gittiler, kurşunlar yağarken TBMM sabaha kadar çalışmasını sürdürdü. Milletvekillerimiz parlamentoyu asla terk etmedi. Çünkü bu Meclis Gazi Mustafa Kemal'in Meclisi'dir. Top da çalışmaz buraya, tüfek de çalışmaz. Hiç kimse unutmasın, TBMM’nin temeli salonlarda atılmamıştır, cephelerde atılmıştır. O nedenle Gazi Meclis ünvanı verilmiştir. Tarih 22 Temmuz 1921, Polatlı’dan Ankara’ya top sesleri geliyordu. Düşmana karşı mücadelenin yöntemleri tartışılır. Top sesleri geliyor, düşman kapımızda Meclis’i Kayseri’ye taşıyalım denir. Dersim Milletvekili şöyle söyler, 'Biz buraya kaçmaya değil, dövüşerek ölmeye geldik. Eğer Meclis’i taşımak istiyorsanız, buyurun gidin, tek başıma da kalsam bayrağım vatanım için son kurşuna kadar savaşırım, kafama sıkarım, bu böyle biline' diyor. Sevgili Diyap Ağa ruhu şad olsun. CUMHURİYET KOLAY KURULMADI, ACIYLA KURULDU. Gazilerimizle, şehitlerimizle kurduk. Kanımız var, canımız var temellerinde. Ordunun içinde yuvalanan bir grup cumhuriyete ve demokrasiye kastedecek. İlk duyduğumuz andan itibaren karşı çıktık, karşı çıkmaya devam edeceğiz. Bugün Gündoğdu Meydanı'nda yüz binlerce Diyap Ağa var. Cumhuriyetin temellerinde kanımız, canımız var.
HER TÜRLÜ DARBEYE VE DİKTAYA KARŞI ÇIKMAYA DEVAM EDECEĞİZ. Hiç kimse unutmasın. Bugün hükümet olanlar da unutmasın. Onları o makama getiren Mustafa Kemal'in cumhuriyetidir. Bir de, Osmanlı heveslilerine seslenmek istiyorum. Yuh yok, hayır. Osmanlı’da vatandaş yoktu, herkes padişahın kuluydu, kimse düşüncesini açıklayamazdı. Cumhuriyet böyle bir anlayışla yola çıkmadı, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan her yurttaş özgür vatanın özgür yurttaşlarıdır denildi. Osmanlı’yı kötülemiyoruz, o da bizim tarihimiz. Ama Mustafa Kemal ve arkadaşları Osmanlı’yı da aşarak bir cumhuriyet kurdular. Egemenlik padişahın değil. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir diyoruz. Türkiye Cumhuriyeti kurucu ayarlarına dönmelidir dedik. Bunun mücadelesini verdik. Bu darbe onun için demokratik, laik, hukuk devletine karşı yapılmış bir darbedir. Biz tüm darbelere ve tüm dikta anlayışlarına karşı çıkmayı sürdüreceğiz.
DARBE GİRİŞİMİNDEN SONRA BİR GERÇEK DAHA ORTAYA ÇIKTI. Laiklik ne kadar önemli olduğu ortaya çıktı. Laiklik bizi bir arada tutan çimentodur. İnançlarımız ayrı olabilir, bir bayrağın altında yaşayabiliyorsak laiklik sayesindedir. Kışlaya, camiye, adliyeye siyasetin girmesini asla kabul etmiyoruz. Camiye siyaseti sokarsanız, vatandaşı ayırırsınız. Adliyeye sokarsanız adaleti bölersiniz, kışlaya sokarsanız darbeye zemin hazırlarsınız. Camiye kışlaya adliyeye siyaset girmeyecek. Siyasetin girmediği yer buralar olacak. Laik bilimsel eğitimin önemi ortaya çıktı, işi ehline teslim edeceksek, aklın kullanılması lazım. Düşünün prof. var, hakimi var, generali var bir kişiye akıllarını kira vermişler. Bakara Suresi'nin "44. Ayeti Aklınızı kullanmıyor musunuz?" diyor yüce yaradan. Aklımızı kullanacağız. Elin oğlu uzaya araç gönderiyor, biz darbeyi tartışıyoruz. Bilimsel eğitimden yana tavır koymalıyız. Bir kişiye sadakat olmaz. Sadakatın yolu hukukadır. Devlette yükselmenin yolu bir cemaate, bir partiye üye olmaktan geçmemelidir. Devlette yükselmenin yolu, bilgiden tecrübeden geçmelidir. Bu darbe girişimi bu gerçeği önümüze koymuştur. Yine bu darbe girişimi bize bir şey daha öğretti. Medya özgürlüğünün ne kadar önemli olduğunu öğretti. GECE İNSANLAR DEMOKRASİYİ SAVUNDULARSA ÖZGÜR MEDYA SAYESİNDE OLDU. Ne yapıyorlardı, medyaya baskı yapıyorlardı, gazetecileri hapse atıyorlardı. Bugün medya özgürlüğünün ne kadar önemli olduğu ortaya çıktı. Ben de 6 yıl sonra benim vergilerimle çalışan TRT’ye konuk oldum. Bu FETÖ terör örgütü var ya, efendim bunlar devlete sızmışlar deniyor. Devlete sızmadılar, adım adım planlı bir şekilde devlete yerleştirildiler. Nasıl oluyor da bunlar Yargıtay’a, Danıştay’a polise, askere nasıl yerleşti? Bu sorunun yanıtını hep beraber bekleyeceğiz. TBMM’de araştırma komisyonu kuruldu, o komisyonun adam gibi çalışmasını bekliyoruz. Sadece devlete yerleşmediler, aynı zamanda halkı bastırmak için devletin kurumlarını sindirmek için yargıyı sopa olarak kullandılar. Türkiye’nin pek çok yerinden örnek vermeyeceğim, sadece İzmir’den örnek vereceğim. Alaçatı, Güzelbahçe ve Büyükşehir Belediyemiz yargılanıyor. O kararı verenler, soruşturmayı başlatanlar şimdi hapisteler. Soruyorlar, terör örgütü bunu yaptı FETÖ terör örgütü neden olağanüstü tepki vermiyorsunuz diye belediye başkanlarımıza soruyorlar. Devlet, kinle yönetilmez diye cevap veriyorlar. Biz böyle kabul ediyoruz ve böyle söylüyoruz. Darbeciler yargılanmalı. Kim parlamenter demokratik sistemimize TBMM’ye, siyasal partilere kastetmeye yelteniyorsa yargılanmalıdır. Bu yeter mi? Hayır. Emir komuta zinciri içinde er ve erbaşları linç edenlerin de yargılanması lazım. Bu gerçeği bilmemiz lazım. Siyaset kurumumun özeleştiriye ihtiyacı var. Kim Türkiye Cumhuriyeti'ne kast ediyorsa hukuk içinde yargılanmalıdır. Kimse ordumuzla bu kadar uğraşmamalıdır, ordunun saygınlığı korunmalıdır. Bu coğrafya tekin bir coğrafya değildir. OHAL'i parlamentoyu devre dışı bırakarak, devleti inşa etme sürecine girilmemelidir. Devleti inşa etmenin yeri TBMM'dir Kılıçdaroğlu Taksim Meydanı'nda açıkladığı 10 maddelik Taksim Manifestosu'nu İzmir Gündoğdu Meydanı'nda da okuyarak yüz binlerin onayına sundu. İŞTE 10 MADDELİK TAKSİM MANİFESTOSU: 1- 15 Temmuz darbe girişimi parlamenter demokrasimize karşı yapılmıştır. TBMM bombalanmış ama bombalar altında parlamento görevini yapmış ve darbeyi püskürtmüştür. Bu darbe girişiminin sorumlularını, varsa iç ve dış destekçilerini kınıyor ve lanetliyoruz. 2- Bütün siyasal partiler darbe girişimine karşı çıkmış, demokrasi konusunda Türkiye’de tartışmasız ortak payda oluşmuştur. Siyasette uzlaşma kültürünün güçlenmesine katkı vermek zorundadır. 3- Her türlü darbeye ve parlamenter sistemin üzerindeki her türlü vesayete karşı çıkmak, demokrasiden yana olanların, bu ülkeye namus borcudur. Hep birlikte ve her zaman ne darbe ne dikta yaşasın tam demokrasi demeliyiz. 4- Darbe girişimi halkın direnme hakkını kullanmasıyla ayrı bir anlam kazanmıştır. Direnme hakkı demokrasiyi korumanın meşru bir yolu olarak ortaya çıkmıştır. 5- Demokrasimizin teminatı olan demokratik laik ve sosyal hukuk devleti ilkesinin Türkiye için ne kadar yaşamsal olduğu bir kez daha kanıtlanmıştır. 6- Bu darbe girişimi anayasada yasama yürütme ve yargı olarak yer alan güçler ayrılığı ilkesinin demokraside denge ve denetleme işlerinin güvencesi olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. 7- Balyoz, Ergenekon ve casusluk gibi davalarda mağdur edilen insanların itibar ve haklarının iadesi bütün siyasal partilerin gündeminde olmak zorundadır. 8- Bu darbe girişimini devlet yönetiminin liyakata dayanması gerektiğini ortaya koymuştur. Siyasal yandaşlık, cemaatçilik değil bilgi, birikim ve deneyim gibi ilkeler esas alınmalıdır. Devleti ele geçirme anlayışını tarihe gömmeliyiz. Devletin yeniden inşaası zorunludur. 9- İnancı kimliği yaşam tarzı ne olursa olsun, bu ülkenin güzel insanları bu ülkenin caddelerinde sokaklarında meydanlarında parklarında özgürce gezebilmelidir. Hiç kimse unutmasın 15 Temmuz darbe girişimi 3’ncü sınıf demokrasinin ortaya çıkardığı bir tablodur. Bu ülkenin insanları üçüncü sınıf demokrasiye değil özgürlükçü demokrasiye layıktır. Türkiye tümüyle darbe hukukundan alınmalıdır. 10- Devlet, kinle öfkeyle ön yargıyla yönetilmez. Darbe girişiminde bulunanlar hukuk içinde yargılanmalıdır. Devletin vakarı bunu zorunlu kılmaktadır. İşkence, kötü muamele, tehdit devleti darbecilerle aynı duruma düşürür. Buna izin verilmemelidir. NAZIM'IN DİZELERİYLE BİTİRDİ Nazım Hikmet’in, Kurtuluş Savaşı Destanı’ndaki, “Dört nala gelip uzak Asya’dan Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket bizim. Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın. Yok edin insanın insana kulluğunu. Bu davet bizim. Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine. Bu hasret bizim” dizelerini okuyan Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle noktaladı: "Bir bedel ödenecekse o bedeli hep beraber ödeyeceğiz. Nazım'ın hasretiyle size hasretlerimi sunuyorum"(Gerçek Gündem)
|