KESK, TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın “Laiklik yeni anayasada yer almamalıdır” sözlerine sert tepki gösterdi'KARANLIĞA KARŞI LAİKLİĞİ Basın açıklamasını okuyan KESK Dönem Sözcüsü ve EĞİTİM-Sen Çorum Şubesi Başkanı Mehmet Öztürk, TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın “Laiklik yeni anayasada olmamalıdır” sözü ile iktidarın yıllar içinde siyasi sistemi ve toplumsal yapıyı dini kurallara göre biçimlendirme girişimlerini hangi noktalara götürmek istediklerini açıkça itiraf ettiğini belirterek; “Meclis Başkanı’nın bu sözleri, siyasi iktidarın 14 yıldır başta eğitim olmak üzere, toplumsal yaşamın bütün alanlarında oluşturmaya çalıştığı “tek din, tek mezhep” anlayışına dayalı toplum modelinin anlaşılması açısından ibret vericidir. Yıllardır halkın dini duygularını sömürerek, hemen her alanda inanç istismarı yaparak hareket edenlerin laiklik fikrinden rahatsızlık duyması hiç şaşırtıcı değildir.” açıklamasını yaptı. TÜM TOPLUMA BELLİ BİR İNANÇ BİÇİMİ DAYATILIYOR “Türkiye’de çok uzun yıllardır, inşa edilmeye çalışılan hâkim din kavrayışı ile eşit yurttaşlık ilkesi daha ilk elden ortadan kaldırılmıştır.” diyen Öztürk, Türkiye’de yaşayan farklı inanç gruplarının ve bir dine inanmayanların fiilen ve resmi olarak yok sayıldığına ve sayılmaya da devam edildiğine dikkat çekerken, Diyanet İşleri Başkanlığı aracılığıyla, tüm topluma belli bir inanç biçimi dayatıldığı ve toplumun bu doğrultuda yeniden inşa edilmek istendiği görüşünü savunarak; “Diyanet İşleri Başkanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı gibi birçok kurum arasında protokoller yapılarak, dinselleştirme politikalarının etkisi hızla yaygınlaştırılmaktadır. Öyle ki camilerden patronların çıkarlarını savunan, “greve çıkmanın caiz olmadığını” anlatan vaazların verilmesi sağlanmaktadır. Bu nedenledir ki AKP’nin dinselleştirme politikaları, bugüne kadar toplumda yaratılan eşitsizlikleri ve ayrımcılığı daha da derinleştiren politikaların hayata geçirilmesine yardımcı olmuştur.” diye konuştu. DİNSELLEŞTİRME POLİTİKALARINDA Laikliğin varlığının, din ve mezhep farklılıkları bahanesiyle halk kitlelerinin, farklı ulusların, farklı inançtan ve mezhepten insanların birbiriyle çatışmalarına son verilmesini ifade ettiğini anlatan Öztürk; “Laiklik, devletin, farklı inanç grupları karşısında, bu grupların kendi arasındaki ilişkilerde ve bir dine inanmayanlar karşısında eşitlik ilkesi doğrultusunda hareket etmesini gerektirir.” ifadesini kullanırken, Türkiye’de dinselleştirme politikalarının arttığına dikkat çekerek; “İşçi cinayetlerinden kadın katliamlarına, çocuk tecavüzlerinden hırsızlığa, yağmaya ve talana kadar her türlü soruna karşı dinsel referanslar kalkan edilmek istenmektedir.” dedi. Öztürk,“Böylesi bir tablo içerisinde Meclis Başkanı’nın açıklamaları, mezhep çatışmalarına varabilecek biçimde halkın farklı kesimlerini birbirine karşı kışkırtmanın, devletin bu uğurda açıkça görev alması gerektiğinin somut ifadesi olmuştur.” diyerek, anayasa değişikliği gibi önemli ve tüm toplumu ilgilendiren bir konuda yürütülecek tartışmaları, doğrudan belli bir dini ve mezhebi referans alarak sürdürmenin hiçbir anlamı bulunmadığını söylerken açıklamasını şöyle bitirdi; “Bizler eşitsizliği ve ayrımcılığı savunan, laikliği tehdit ve engel olarak gören TBMM Başkanı’nın görevinin başında bulunmasını kabul etmiyor, kendisini derhal istifaya davet ediyoruz. Hükümetin, “tek tipçi” tüm politikalarına karşı laik, eşit, özgür ve demokratik bir yaşam mücadelesindeki kararlılığımız ve ısrarımız sürecektir.” (Fatih Uysal )
|
395 kez okundu |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |