• https://www.facebook.com/bsgmedya@hotmail.com
  • https://www.twitter.com/bsgmedya@hotmail.com

NÖBETÇİ ECZANELER
ULUSAL GAZETELER

Eğitim-Sen Çorum Şubesi, Köy Enstitülerinin 76. kuruluş yıldönümü dolayısıyla Dostluk ve Dayanışma Yemeği düzenledi. Şube Başkanı Mehmet Öztürk, Köy Enstitüleri’nin eğitimdeki önemine dikkat çekti:

'KÖY ENSTİTÜLERİ, EN ÇAĞDAŞ
VE EN İLERİ EĞİTİM MODELİYDİ'

 

Köy Enstitülerinin 76. kuruluş yıldönümü dolayısıyla Eğitim-Sen Çorum Şubesi tarafından düzenlenen Dostluk ve Dayanışma Yemeğinde bir konuşma yapan Eğitim-Sen Çorum Şubesi Yürütme Kurulu Başkanı Mehmet Öztürk; “Köy Enstitüleri, Türkiye eğitim tarihinin en önemli, en çağdaş, en ileri eğitim modeliydi.” diye konuşurken, Köy Enstitülerinin 17 binin üzerinde aydın öğretmen yetiştirdiğini anlatarak, bu aydınların ve öğretmenlerin cahilliğe, ağalığa, eşitsizliğe, gericiliğe meydan okuduklarını ve boyun eğmediklerini söyledi.

Eğitim-Sen Çorum Şubesi Köy Enstitülerinin 76. kuruluş yıldönümü dolayısıyla Dostluk ve Dayanışma Yemeği düzenledi. Cuma günü akşam saat 19.00’da Vadi Restoran’da düzenlenen yemekte bir araya gelen Eğitim-Sen üyeleri Köy Enstitülerinin 76. kuruluş yıldönümünü kutlarlarken, aileleriyle birlikte gönüllerince de eğlendiler.

Dostluk ve Dayanışma Yemeği’ne Eğitim-Sen üyeleri yoğun bir ilgi gösterirken, geceye Eğitim-Sen Çorum Şubesi Yürütme kurulu Başkanı Mehmet Öztürk ve Yürütme Kurulu Üyeleri, KESK ve DİSK’e bağlı sendikaların şube başkan ve üyeleri ile siyasi parti temsilcileri de davetliler arasında yerlerini aldılar.

Eğitim-Sen Şube Başkanı Mehmet Öztürk, davetlileri tek tek kapıda karşılarken, Mürşit Has, Songül Öztürk, İbrahim Çelikcan, Emre Özkeskin ve Dinçer Çetin’den oluşan Eğitim-Sen Müzik Topluluğu da seslendirdikleri birbirinden güzel parçalar ile yemeğe katılanlara müzik ziyafeti çektiler. Gecede ayrıca, Köy Enstitüleri ile ilgili bir sergi de açıldı.  

  

Dostluk ve Dayanışma Yemeği’nde bir konuşma yapan Eğitim-sen Çorum Şubesi Başkanı Mehmet Öztürk,  Köy Enstitülerinin Türkiye eğitim tarihinin en önemli, en çağdaş, en ileri eğitim modeli olduğunu belirtirken; “Bu eğitim modelini kuran öncülük eden İsmail Hakkı Tonguç ve Hasan Ali Yücel şahsında bütün öğretmenlerimizi, öğrencilerimizi ve aydınlarımızı saygıyla anıyoruz.” dedi. 

“Köy enstitüleri; Fakir Baykurtlar,  Mahmut Makallar, Mehmet Başaranlar gibi aydınların yanında 17 bin üzerinde öğretmen yetiştirmiştir.” diyen Öztürk, bu aydınların ve öğretmenlerin cahilliğe, ağalığa, eşitsizliğe, gericiliğe meydan okuduklarını ve boyun eğmediklerini kaydederken, dönemin iktidarı olan Demokrat Parti’nin hışmına uğrayıp 1954 yılında kapatıldığını söyledi.

Öztürk, Köy Enstitülerinin yurttaşlık bilincine ve mücadele ruhuna sahip insanlar yetiştirdiğini anlatarak; “Köy enstitüleri, devrimci öğretmen hareketinin kurucu öznesi cumhuriyetçi, laik, ilerici TÖS’tür, TÖBDER’le filizlenip büyümüştür.

O filiz şimdi burada ve Türkiye’nin dört bir yanındaki TÖS’ün güneşini taşıyan Eğitim Sen’de sürmektedir.” diye konuştu.


KÖY ENSTİTÜLERİ’NİN ÇOK UZAĞINDA
BİR ÜLKE OLDUK

 Türkiye’nin son yıllarda, özellikle AKP iktidarı ile birlikte yeni sorunlar üreten ve sorunlarını çözemeyen bir ülkeye dönüştürüldüğünü dile getiren Öztürk; “İktidara geldiği günden beri mağdur edebiyatı yapan AKP iktidarı ülkemizi sefalete ve kutuplaştırmaya sürüklemiştir. Her gün her yerde şehit ve genç cenazeleri ile memleket ölüler mezarlığına çevrilmiştir.” diyerek şunları söyledi; “Yasalar ve hukuk askıya alınmış. Ben yaparım olur mantığı hayata geçirilmiştir. Gazeteciler, akademisyenler tutuklanmış birçoğunun işine son verilmiştir. Mücadeleci sendikalara soruşturmalar açılmış, sendikal haklar ayaklar altına alınmıştır. Ülkemiz demokrasi ve sendikal haklar konusunda küme düşürülmüştür.

OKULLAR İMAM-HATİPLEŞTİRİLMEYE BAŞLADI

Öztürk, 4+4+4 eğitim yasası ile okulların tamamen imam-hatipleştirilmeye başlandığına ve ciddi bir kadrolaşma hareketinin başlatıldığına dikkat çekerek; “ Milyonlarca öğrenci sınav odaklı eğitim sisteminin kurbanlarına çevrilmiştir. Eğitim müfredatlarını değiştirip 18 milyon öğrenciyi kobay haline getirdiler. Dindar yoksullara zikirmatik dağıtılırken, bakan oğullarına para sayma makineleri dağıtılmıştır.” şeklinde konuşurken şu görüşlere yer verdi;

On binlerce çocuk tarikatların insafına bırakılmış, birçoğu mağdur edilmiştir. Eğitim Sen işte bu tuzu kuruların, din bezirgânlarının yaratmak istediği düzene karşıdır.

Komşularımızla sıfır sorundan herkesle kavgalı bir ülkeye dönüşürken ülkemiz ikinci dünya savaşından bugüne yaşanan en büyük mülteci sorunu ile karşı karşıya bırakılmıştır.

Açıkladıkları “Çılgın Projeler” ile kapitalizme ve işbirlikçi müteahhitlerine yeni kar havuzları yarattılar.

Emekçileri esnek ve kuralsız çalışma yaşamı inşa ederek, sermayeye köle etmek için uğraşıyorlar. Bunun yanında milyonlarca emekçi köleleştirilmiş ve kamu çalışanlarının iş güvencemize göz dikilmiştir.”

Öztürk; “Karın tokluğuna çalışmaya hazır, sendikasız, güvencesiz milyonlar yaratıyorlar.” diyerek,

eğitim ve sağlık gibi en temel hakları paralı hale getirip özelleştirildiğini vurgularken; “Bütün derelerimize HES’ler inşa ediyorlar, dağları ovaları, ormanları altın için yağmalıyorlar.

Sanat eserlerini heykelleri yıkıyorlar, sendikaları AKP’nin yağdanlığına çeviriyorlar

Savaş ve çatışma ruhu ile Ortadoğu cehennemine bizi atıyorlar.” diye konuştu.

 

TARİKATLARIN AT KOŞTURDUĞU
BİR ÜLKE OLUYORUZ

Konuşmasında; “Ülkeyi tarikatların, cemaatlerin at koşturduğu bir alana çevirmek istiyorlar.” Diyen Öztürk, bütün bu olumsuz gidişatı tersine çevirmenin mümkün olduğunu söylerken konuşmasını şu sözlerle bitirdi; “Bu ülkenin onurlu insanlarının, emek örgütlerinin, partilerin yan yana omuz omuza vererek bu karanlık gidişatı durdurmaları mümkündür.

Eğitim Sen ve KESK, 1 Mayıs yaklaşırken, emeğin, demokrasinin, sendikal hakların,  barışın, özgürlüğün Türkiye’sinde “Gündüzlerinde sömürülmeyen, gecelerinde aç yatılmayan “ bir ülke kurma mücadelesinden asla geri durmayacaktır.

Bizler; Emperyalizme, faşizme ve her türlü gericiliğe karşı dimdik ayakta duracağız.

Yolumuz uzun, memleket şartları çetin, Âşık Veysel’in dediği gibi “Dava insanlık davasıdır.”

Biz laik, demokratik ve tam bağımsız bir Türkiye için karanlığa asla teslim olmayacağız.

İşte bu yüzden her gün “Bu daha başlangıç mücadeleye devam.” (Fatih Uysal) 



469 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

BİR KİTAP

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI