Türkiye, tıpkı Garip Akımı’nın öncülerinden Şair Orhan Veli’nin şiirinde dile getirdiği Süleyman Efendi gibi; çileli ve muzdarip!
-
- 801 NOTLARI:
- TIPKI ORHAN VELİ'NİN
- ‘SÜLEYMAN EFENDİSİ'
- GİBİYİZ!!
- HİÇ BİR ŞEYDEN
- ÇEKMEDİ DÜNYADA..
- NASIRDAN ÇEKTİĞİ
- KADAR!
-
- 27 Mayıs 2024
- Türkiye, tıpkı Garip Akımı’nın öncülerinden Şair Orhan Veli’nin şiirinde dile getirdiği Süleyman Efendi gibi; çileli ve muzdarip!
- ***
- Sanırım, Garip Akımı’nın önde isimlerinden Şair Orhan Veli’yi bilmeyen yoktur.
-
- Hele de birazcık, edebiyat ile haşır neşir olanlar, Orhan Veli‘nin çok meşhur, ‘Kitabe-i Seng-i Mezar’ adlı şiirini de severek okumuşlardır.
- Şairin o çok ünlü şiirini anımsayanlar, “Süleyman Efendi“ ismini de mutlaka hatırlarlar.
-
- Ne zaman, Orhan Veli’nin o meşhur şiirini okusam, hemen gözlerimin önüne Türkiye’nin içinde bulunduğu durum gelir..
-
- Aslında bizler de ondan pek farklı değiliz!
- O, dünyada nasırlarından çektiği kadar, hiçbir şeyden çekmedi, bizler ise hala yanlış politikalardan çekmeye devam ediyoruz..
- Hem de katmerlisinden!
-
- ***
- Şair Orhan Veli’nin o şiirini yazarken, anlattıklarının yıllar sonra Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu da çağrıştıracağını aklına getirip getirmediğini bilemiyorum, bizlerin yıllardır hep yanlış politikalardan çektiğimizi düşünüyorum.
- Sizce de öyle değil mi?
-
- ***
- Neyse yeri gelmişken,
- Orhan Veli’nin ‘Süleyman Efendi’nin yaşadığı acıları/çileleri anlattığı ‘KİTABE-İ SENG-İ MEZAR’ adlı o meşhur şiirinden bir bölüm aktaralım:
- I
- Hiç bir şeyden çekmedi dünyada..
- Nasırdan çektiği kadar!
- Hatta çirkin yaratıldığından bile.
- O kadar müteessir değildi;
- Kundurası vurmadığı zamanlarda..
- Anmazdı ama Allah´ın adını,
- Günahkâr da sayılmazdı.
- Yazık oldu Süleyman Efendi’ye..
-
- ***
-
- II
- Mesele falan değildi öyle,
- To be or not to be kendisi için;
- Bir akşam uyudu;
- Uyanmayıverdi.
- Aldılar, götürdüler.
- Yıkandı, namazı kılındı, gömüldü.
- Duyarlarsa olduğunu alacaklılar
- Haklarını helal ederler elbet.
- Alacağına gelince...
- Alacağı yoktu zaten rahmetlinin.’ diye devam eder..
-
- ***
-
- Orhan Veli, ne güzel anlatmış, Süleyman Efendi’nin yaşadıklarını..
- Aslında biliyor musunuz, Süleyman Efendi ile kader ortağıyız.!
-
- ***
-
- O, nasırlarından çekmiş, bizler ise (Türkiye) yanlış politikalardan çekiyoruz, hâlâ da çekmekteyiz.
- Şöyle ki; bölgesinin en güçlü ve en büyük ülkesiyiz diye övünmemiz eksik olmuyor, ama tablo hiç de öyle görünmüyor.!
-
- O gün Süleyman Efendi nasırlarından çekiyordu,
- Bugün ise bizler, yani halkın büyük bir çoğunluğu hayatın o kahredici ve o ağır şartları altında neler çekiyor, neler!
-
- Ve çektikleri bunlarla da kalmıyor..!
-
- -Esnafı, siftahsız kapattığı kepengine kilit vuruyor,
- -Gelir dağılımındaki adaletsizlik almış başını gidiyor,
- -Eğitim ve sağlıktaki sorunlar bitmek bilmiyor,
- -İşsizlik, yardımlarla yaşamak zorunda bırakılan milyonlar,
- -Maden ocaklarında pisi pisine ölümler,
- -İş kazaları,/cinayetleri,
- -Gazetelerin 3. sayfalarını dolduran yurdum insanın çaresizlikleri,
- -Üç otuz paraya 12-14 saat çalışmak zorunda kalan milyonların çektikleri gündeme bile gelmiyor/gelemiyor..
-
- ***
- Tüm bunlar ayan-beyan ortadayken; ceylan derisi koltuklarına kurulmuş yöneticilerimiz ise; ‘eften püften konular’ ile toplumu oyalamaya çalışmaktadırlar..
-
-
- Bunlar yetmiyormuş gibi, üstüne üstlük bir de, sabah-akşam;
-
- ‘BİR VARMIŞ, BİR YOKMUŞ!.
- EVVEL ZAMAN İÇİNDE,/
- KALBUR SAMAN İÇİNDE..’ diye sürüp giden, o bildik masalları (!) anlatarak, bizleri uyutmaya çalışıyorlar..
- Tek dertleriyse; koltuklarında birkaç gün daha fazla kalabilmek!
- Gerisi, tamamen hikâye!
-
- Bizlere de o hikâyeleri dinlemek kalıyor!
- Bakalım, daha ne zamana dinleyeceğiz,
- Daha ne zamana kadar o bayatlamış hikâyelerle kafamızın allak bullak edilmesine göz yumacağız!
- Bilemiyorum/ Bilemiyoruz/
- Aslında hiç de dert bile istemiyoruz!
-
- ***
- Neyse yine gelelim;
- Orhan Veli’nin, o şiirindeki çilekâr ve garip Süleyman Efendisi’ne..
- Nasırlardan muzdarip Süleyman Efendisi’ne:
- ‘Bir akşam uyudu;
- Uyanmayıverdi.
- Aldılar, götürdüler.
- Yıkandı, namazı kılındı, gömüldü’
-
- ***
-
- Ve anlayacağınız aslında o kurtuldu, çektiği onca çileden ve nasırlardan..
- Ya bizler?
- Nasıl kurtulacağız?
-
- Yıllarca ensemizde boza pişirenlerden..
- Bizlere yaşamı zindan edenlerden.!
- İşte, sorun da burada!
- Ah bir kez olsun; ‘YETER ARTIK’ diye gürleyebilsek!
- Her şey değişecek, değişecek de, ‘Kabahatin küçüğü de büyüğü de bizde’!
-
- Şairin de dediği gibi;
- Gerisi bir hikâye!
-
- ***
-
- Ah, Süleyman Efendi ah!
- Bir de bizim çektiklerimizi görseydi; belki de hiç dert yanmazdı, o nasırlarından!
|