Gazete Sahipleri ve Temsilcileri Bölge Toplantılarının on birincisi İstanbul, Edirne, Kırklareli, Kocaeli ve Tekirdağ illerinden gelen davetlilerin katılımıyla düzenlendi.
29 Eylül 2022 BİK Genel Müdürü Cavit Erkılınç, yeni Basın Yasası’nı gazetelerin geleceği açısından “köprüden önceki son çıkış” olarak gördüklerini; yazılı basının kurtuluşunun ancak dijital medyaya uyum sağlamasıyla mümkün olabileceğini söyledi. Gazete Sahipleri ve Temsilcileri Bölge Toplantılarının on birincisi İstanbul, Edirne, Kırklareli, Kocaeli ve Tekirdağ illerinden gelen davetlilerin katılımıyla düzenlendi. Toplantıda konuşan Basın İlan Kurumu (BİK) Genel Müdürü Cavit Erkılınç, daha önce sırasıyla Bursa, İzmir, Konya, Ankara, Samsun, Trabzon, Van, Diyarbakır, Malatya ve Adana’da düzenlenen bölge toplantılarına 720 gazete sahibi veya temsilcisinin katıldığını, İstanbul’la birlikte bu sayının 800’e ulaştığını bildirdi. Türkiye genelinde an itibariyle 953 adet resmi ilan yayınlanan gazete bulunduğu dikkate alındığında toplantıların öneminin çok daha iyi anlaşılacağını ve bu durumun kendilerini ziyadesiyle memnun ettiğini ifade eden Erkılınç, “Şu ana kadar 11 şehrimizde bölge toplantısı düzenledik; bunların 8’ine şahsen katıldım. O toplantılarda ‘ellerime matbaa boyası bulaşmadan, kokusu üzerime sinmeden uyuyamam’ diyeni de gördüm, ‘vasiyetimdir; kefenim gazete kağıdından olacak’ diyeni de. Bizim tek derdimiz var; mesleğine bu denli aşık, bu denli bağlı gazetecilerimizin haklarını korumak, gazetelerimizi yaşatmak” dedi.
Genel Müdür Erkılınç, BİK’in “3D” olarak kısaltılan; düzenleme, destekleme ve denetleme görevi bulunduğunu belirterek, 195 sayılı Kanun’dan alınan yetki doğrultusunda her yıl tüm gazetelere yapılan mevzuat denetimleri ile Basın Ahlak Esaslarına ilişkin incelemelerin kasıtlı olarak birlikte değerlendirilerek konunun çarpıtılmasını üzülerek izlediklerini kaydetti. Erkılınç, şunları söyledi: “Mevzuatımız, kamu kaynakları ile gazeteleri resmi ilanlar yoluyla desteklerken, gazetelerden de bir takım kurallara uymalarını ve ödevleri yerine getirmelerini öngörüyor. Nedir bunlar; baskı adedi, fiili satış, abone sayıları, asgari kadro, içerik üretimi, dizgi-tertip, baskı kalitesi, dağıtım gibi teknik hususlar. Yetmiyor, bu şartlardan bazılarının yerine getirildiğinin elektronik ortamda beyan edilmesi isteniyor. Bu da yetmiyor, baskı, idari ve bayi denetimleri ile tüm bunlar doğrulanmaya çalışılıyor. Gazete 2 bin 400 satması gerekirken satmayı bırakın 250 adet basıyorsa, muhabir diye kadroda gösterilen kişi dolmuş hattı işletiyorsa, beş yıl önce yayınlanmış haber imzalı olarak yeni habermiş gibi sunuluyorsa, aynı içerikler tekrar tekrar farklı tarihlerde basılıyorsa, çalışanların maaş yatırılan banka kartlarına el konuluyorsa bizim buna sessiz kalmamız mümkün değildir. Tüm toplantılarda ifade ettim; gazetecilik yapmayanlarla derdimiz var. Gazete basmayalım, gazete dağıtmayalım, istihdam yapmayalım, vergi-sigorta ödemeyelim ama devlet bize ilan versin. Bunu kabul edemeyiz. Sıfır külfet, sınırsız nimet diyenlerle sorunumuz var. Bu mesleğin gerçek sahipleri, yani siz değerli gazeteciler, lütfen gazeteci geçinenleri aranızdan ayıklayın. Kurum olarak sonuna kadar mevzuatı işletmeye kararlıyız.”
Sıraladığı mevzuat ihlallerinin, Basın Ahlak İlkeleri ve bu ilkelere ilişkin Anayasa Mahkemesi’nin aldığı pilot karara konu olayla bir ilgisinin bulunmadığının altını çizen Erkılınç, kararda açık bir şekilde BİK’in Basın Ahlak İlkelerine ilişkin inceleme yetkisinin bulunduğunun ifade edildiğini, ancak uygulamaya esas teşkil eden kanun maddesinin daha açık hale getirilmesinin istendiğini kaydetti. Genel Müdür Erkılınç, “Mesele gece ile gündüz kadar birbirinden ayrı iken Kurumumuzu zan altında bırakmayı marifet sananlar, mağduriyet algısından medet umanlar, ‘Anayasa Mahkemesi kararına rağmen ilan kesildi’ diyebiliyor, elma ile armudu karıştırıyorlar. Bunu, en hafif tabirle ‘bilgisizlik’ olarak değerlendiriyorum. Kamuoyunu yanıltmaya yönelik oluşturulan bir diğer algı ise ‘bir karar alıyoruz, ardından kimseye hesap vermeden uyguluyoruz’ şeklinde. Aldığımız her idari karar, Yönetim Kurulu’na gelir, o da olmadı mahkemeye gider. Nihai ve son kararı mahkemelerimiz verir. Mahkeme karar vermeden de harekete geçmeyiz. Yanlış bir işlem yaptığımızda Genel Kurul’da hesap vermek zorunda kalırız. O nedenle kılı kırk yarmak zorundayız” değerlendirmesinde bulundu./BİK |
388 kez okundu |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |