Eğitim Sen Çorum Yürütme Kurulu, eşi görülmemiş bir demokratik tepkiye dönüşen Boğaziçi direnişinin üzerinden bir yıl geçmesi vesilesiyle bir basın açıklaması yaptı
4 Ocak 2022 Eğitim Sen Çorum Yürütme Kurulu, eşi görülmemiş bir demokratik tepkiye dönüşen Boğaziçi direnişinin üzerinden bir yıl geçmesi vesilesiyle bir basın açıklaması yaptı. Eğitim Sen Çorum Şubesi Adına Şube Başkanı Ali Ekber Beyaz tarafından okunan basın açıklamasında; ‘Bir Yıldır Tarihi Bir Direniş Sergileyen Boğaziçi Üniversitesi Bileşenlerinin Yanındayız!’ denildi. Türkiye’nin dört bir yanından tüm örgütlü gücümüzle, Boğaziçi Üniversitesi bileşenlerinin yanında olduklarını, insan, toplum, doğa yararına bir üniversite için mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceklerini belirten Eğitim Sen Çorum Şube Başkanı Ali Ekber Beyaz, açıklamasının devamında şunları dile getirdi: ‘2 Ocak 2021 tarihinde üniversite bileşenlerinin iradesi yok sayılarak kayyum rektör olarak atanan Melih Bulu’ya karşı 4 Ocak 2021 tarihinde eşi görülmemiş bir demokratik tepkiye dönüşen Boğaziçi direnişinin üzerinden bir yıl geçti. Bir yıl içerisinde Boğaziçi Üniversitesi sadece onurlu bir direnişe sahne olmadı. Ne yazık ki siyasi tarihimize damgasını vuran baskılar, yasaklar, keyfi ve hukuksuz uygulamalar da Boğaziçi Üniversitesi’ni abluka altına aldı. 4 Ocak 2021 tarihinde öğrencilerin demokratik tepkilerini göstermek için kampüse girmeye çalışması, üniversite kapılarına vurulan kelepçelerle engellenmeye çalışıldı. Mezunundan akademisyenine, öğrencisinden idari ve teknik personeline kadar üniversitenin tüm bileşenlerinin muazzam enerjileri ve yaratıcılıkları yoğun bir şiddete maruz kaldı. Kayyum rektör Melih Bulu, YÖK’ü de yanına alarak usulsüz atamalarla üniversitenin iradesine karşı kendisini dayattı. Atadığı rektör yardımcısını, dekan vekili olarak atayarak üniversitenin senatosunda bir kişinin hem rektör yardımcısı, hem Sosyal Bilimler Enstitüsü müdür vekili, hem de Fen Bilimleri Enstitüsü müdür vekili olarak yer almasını sağladı. Bir gecede geldiği gibi giden Melih Bulu’nun yerine ise ikinci kayyum Mehmet Naci İnci atandı. Üstelik Naci İnci, üniversite bileşenlerinin katıldığı “güven oylamasında” %95 oy oranıyla istenmeyen kişi ilan edilmişti. Her fırsatta milli irade söylemine sarılanların, kendilerinin makbul görmediği durumlarda seçime, demokrasiye ve çoğulculuğa nasıl düşman kesildiklerini bir kez daha gösteren bu süreçte elbette hukuksuzca hedef alınanlar oldu. Ancak siyasi hesaplarla haksız ve hukuksuz biçimde işten atılan, ders vermesi engellenen akademisyenler; demokratik tepkilerini gösterdiği için “terörist” ilan edilen, gözaltına alınan ve tutuklanan öğrenciler üniversitenin tüm bileşenlerinin daha fazla birbirine kenetlenmesine, daha coşkulu ve kararlı bir duruş sergilemesine yol açtı. Bu tavrıyla Boğaziçi Üniversitesi bileşenleri, tüm topluma bir mesaj verdi. Baskılara, hukuksuzluklara ve tehditlere karşı demokratik tepkiyi sürdürmekteki kararlılık olmazsa olmazdı! Çünkü Türkiye üniversiteleri AKP elinde cübbeleri polis postallarıyla ezilen, kapılarına kelepçe vurulan, siyasi iktidar karşısında el pençe durmaya zorlanan, akademisyenleri ihraç edilen, emekçileri güvencesiz çalışmaya mahkûm edilen, öğrencileri gözaltına alınan yerlere dönüştürülmüştür. İşte, tek adam rejiminin ve rektörlerinin üniversite tahayyülü budur! Bizler biliyoruz ki üniversite rektörlerinin iktidar partisinin genel başkanı tarafından atandığı bir dönemde, üniversitelerin özerk, demokratik, katılımcı ve çoğulcu bir yönetim şekline sahip olması gerektiğini savunmanın, tek adam rejiminin arzu ettiği siyasal iklime denk düşmediği ortadadır. Dolayısıyla Boğaziçi Üniversitesi’ndeki demokratik direnişi hedef alan ve tehdit edenler, sadece üniversitelerde değil, yaşamın her alanında demokrasiyi, kamu yararını, hukuk devletini, adaleti, liyakati, laikliği ortadan kaldırmak istemektedir. Ancak umudumuz arttıkça, birbirimize daha sıkı kenetlendikçe, korkuya hükmettiğini sananların nasıl da iktidarlarını yitirme korkusuna kapıldıklarına tanık oluyoruz. Bu nedenle eğitim ve bilim emekçileri olarak Boğaziçi Üniversitesi bileşenlerinin yanında olduğumuzun, birlikte bu gidişatı değiştireceğimizin bilinmesini istiyor, Boğaziçi Üniversitesi’nin tüm bileşenlerini selamlıyoruz. EĞİTİM SEN OLARAK; Cumhurbaşkanı tarafından hedef gösterilip kayyum rektör tarafından şikâyet edilen, bu nedenle de siyasi hesaplarla cezaevine gönderilip arkadaşlarından, ailesinden ve eğitim hayatından hukuksuzca koparılan Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri Enis Berke Gök ve Caner Perit Özen’in serbest bırakılmasını, Hukuksuzca işten atılan işyeri temsilcimiz Can Candan’ın görevine iade edilmesini, sözleşmesi yenilenmeyen Mohan Ravichandran’ın sözleşmesinin yenilenmesini, dersleri kapatılan Feyzi Erçin, Özcan Vardar ve Seda Binbaşgil'e derslerinin iade edilmesini, Üniversitelerde rektör atama uygulamasına son verilmesini, Üniversitelerin yönetim modelinin, akademisyenlerle sınırlı olmayan, üniversitenin tüm bileşenleriyle birlikte planlanan ve yönetilen, kamusal finansmana dayalı ve kamusal denetime açık, demokratik-katılımcı ve özerk bir yapıya kavuşturulmasını Talep ediyor; üniversitenin değil, iktidar partisinin genel başkanının iradesiyle rektörlük makamında bulunan kayyum Naci İnci’nin derhal istifa etmesini bekliyoruz. Türkiye’nin dört bir yanından tüm örgütlü gücümüzle, Boğaziçi Üniversitesi bileşenlerinin yanında olduğumuzu vurguluyor, insan, toplum, doğa yararına bir üniversite için mücadelemizi kararlılıkla sürdürüyoruz. Unutulmamalıdır ki kayyumlar gidecek ve yapılan hukuksuzlukların hesabı sorulacaktır!’/BSGMEDYA |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |