KESK Çorum Şubeler Platformu adına Tüm Bel Sen Şube Başkanı Nevzat Veldet, OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu'nun hukuk karşısında suç işlediğini söyledi
20 Kasım 2021 KESK Çorum Şubeler Platformu adına Tüm Bel Sen Şube Başkanı Nevzat Veldet, ‘Bir oyalama aracı olarak kurulan, iktidara bağlı, iktidarın talimatlarıyla hareket eden OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu hukuk karşısında suç işliyor. Görevde kaldığı her gün suçu katlanarak büyüyor.’ dedi. Komisyon kararlarına karşı özel olarak kurulan Ankara İdare Mahkemelerinin de söz konusu oylamaya dahil olduğunu kaydeden Veldet, komisyonun red ettiği dosyalara itirazların yapıldığı mahkemelerin bugüne kadar KESK’lilerin 312 dosyasını karara bağladığını ve bu dosyalardan sadece 10’u için iade kararı verdiğini söyledi. ‘15 Temmuz darbe girişimi üzerindeki sis perdesi yeterince dağılmamış olsa da girişim bahane edilerek hayata geçirilen 20 Temmuz sivil darbesinin neyi amaçladığı aradan geçen süre içinde tümüyle netleşmiştir.’ ifadelerini kullanan Veldet, düzenlenen basın toplantısında yaptığı konuşmada şunları söyledi: ‘AKP, darbe girişimi öncesinde köşe taşlarını döşemeye başladığı otoriter Tek Adam Rejimini kurumsallaştırması için temel hak ve özgürlükleri ortadan kaldırması gerekiyordu ve bu amaçla da darbe girişimini fırsata çevirdi. Sivil darbe uygulamalarıyla OHAL döneminde bile askıya alınamayacak olan temel hak ve özgürlükler çiğnendi, darbe girişimi her tür anti demokratik uygulamanın gerekçesi haline getirildi. Bunların başında da haksız ve hukuksuz ihraçlar gelmektedir.
Bilindiği üzere; KHK’lar eliyle resmi rakamlara göre 125.678 kamu görevlisi ihraç edildi. İktidar, ilk aylarda ihraçlara yönelik tüm itiraz yollarının kapalı olduğunu açıkladı. Darbe dönemlerinde dahi görülmeyen bu uygulamaya içeride ve dışarıda itirazlar yükselince ve AİHM’e on binlerce başvuru yapılınca bir oyalama mekanizmasına ihtiyaç duyuldu. Bunun üzerine, iktidar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesini de hukuksuzluğuna ortak ederek 23 Ocak 2017 günü iki yıllık süre içinde kamudan ihraç edilmiş binlerce kamu emekçisinin ihraç başvurularını değerlendirmek ve karar altına almak üzere kendisine bağlı OHAL İşlemlerini İnceleme Komisyonu’nu görevlendirdi. Komisyonun verdiği kararlarda ret oranı %87,3’tür. Bu oran bile komisyonun idari bir mekanizma olduğunu, iktidarın noteri gibi hareket ettiğini doğrulamaktadır. Tam beş yıldır neredeyse her gün söylüyoruz, bir kez daha ifade edelim; bir oyalama aracı olarak kurulan, iktidara bağlı, iktidarın talimatlarıyla hareket eden OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu hukuk karşısında suç işliyor. Görevde kaldığı her gün suçu katlanarak büyüyor. Ne yazık ki, oyalamaya komisyon kararlarına karşı özel olarak kurulan Ankara İdare Mahkemeleri de dâhil olmuştur. Komisyonun ret ettiği dosyalara itirazların yapıldığı mahkemeler bugüne kadar KESK’lilerin 312 dosyasını karara bağlamış, bu dosyalardan sadece 10’u için iade kararı vermiştir. Dosyanın özüne girmeden, delil durumunu incelemeden, hukuka uygunluğunu sadece “Komisyon reddettiği için başvuruyu ret ediyorum” üzerinden değerlendiren mahkemeler açıkça hukuksuzluğa ortak olmaktadırlar!
Öte yandan OHAL uygulamalarının devamını sağlayan 7145 sayılı Kanun’un 26. maddesi ile 375 sayılı KHK’ye eklenen geçici 35. Madde eliyle ihraçlar devam ediyor. Uzatılmış OHAL diye adlandırılan 35. Madde üzerinden her bakanlık bünyesinde bakanlık oluru ile bir komisyon kurulmakta, OHAL KHK’larında yapılan ihraçlarda olduğu gibi “mensubiyet”, “iltisak”ya da“irtibat” kavramları üzerinden yedi gün içinde savunma istenmekte, kısa sürede de önceden alındığı net olan ihraç kararları verilmektedir. OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonunun çalışma tarzında olduğu gibi bu komisyonlarında da hangi tarihte, ne tür bilgi ve belgeleri incelediği, ne tür kanıtlara dayanıldığı, “kanıta” dayalı değerlendirme sonucu üyelik mi, mensubiyet mi, iltisak mı, yoksa irtibat mı tespit edildiği belirtilmemektedir. AYM kararlarının yasama, yürütme ve yargı organları başta olmak üzere idari makamları, gerçek ve tüzel kişileri bağladığına ilişkin anayasa hükmü açık olmasına rağmen, 26 Temmuz 2019 tarihinden bugüne OHAL Komisyonu ilgili başvurular hakkında karar vermemiştir. Bugünlerde ise OHAL Komisyonu üyeleri siyasal-ideolojik yaklaşımları ve iktidarın yönlendirmesi doğrultusunda karar vermiş ve hukukun en temel ilkelerine açıkça meydan okumuşlardır. İktidarın küçük ortağı MHP’nin AYM’yi kapatma çağrısına AYM kararını hiçe sayarak Komisyon kendi cephesinden yanıt vermiştir.
Komisyon bununla da yetinmemiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Barış Akademisyenleri hakkında yapılan başvuruları hükümete bildirmesinden sonra, hükümetin vereceği cevaba malzeme sağlamak üzere, 28 Ekim 2021 tarihinden itibaren peş peşe ret kararları vermiştir. Bugüne kadar toplamda 87 ret kararı veren OHAL Komisyonu 325 akademisyenin başvurusunu halen sonuçlandırmayarak oyalamaya ve hukuki sürecin önünü tıkamaya devam etmektedir. Aileleriyle birlikte yüzbinlerce insanın anayasal haklarının ellerinden alınarak açlık ve sefalete mahkûm ettirilerek biat ettirilmeye çalışılması aynı zamanda insanlık suçudur. Bu suça iktidar, OHAL Komisyonu üyeleri ve iktidarın ihtiyacına uygun raporlar hazırlayan yerel kamu idarecileri ortaktırlar. Bu nedenle buradan bir kez daha çağrıda bulunuyoruz: Hukuka ve uluslararası sözleşmelere aykırı, etkin olmayan, denetlenemeyen, kendisini anayasa ve yasalar üstü gören, hükümetin bir organı gibi çalışan ve idari bir mekanizma olan OHAL Komisyonu derhal lağvedilmelidir. Haklarında memuriyeti engelleyen herhangi bir kesinleşmiş yargı kararı bulunmayan, hukuken suç olmayan gerekçelerle ihraç edilen tüm kamu görevlileri bütün haklarıyla birlikte derhal görevlerine iade edilmedir. Hukuksuz ihraçlardan dolayı mağdur olan tüm kamu emekçilerinin maddi, manevi hak kayıpları karşılanmalıdır. Mağdur olan ihraç kamu emekçilerinin mağduriyet giderilinceye ve hukuksuz ihraç edilen tüm kamu emekçileri görevlerine iade edilinceye kadar mücadele etmeye devam edeceğiz. ‘/BSGMEDYA |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |