Emekli Eğitimci-Gazeteci, BSGMEDYA Yazarı Müslüm Tunaboylu, okurlarını Köy Enstitüleri günlerine götürüyor
28 Nisan 2020Emekli Eğitimci-Gazeteci, BSGMEDYA Yazarı Müslüm Tunaboylu, okurlarını 1940’lı yıllara yani Köy Enstitüleri günlerine götürüyorYaklaşık 1.5 ayı geride bıraktığımız salgın günlerinde okurları ile anılarını paylaşmayı ihmal etmeyen Emekli Eğitimci-Gazeteci - Yazar Müslüm Tunaboylu’nun ‘GELİŞİMİ, DEĞİŞİMİ ANLAMALIYIZ ’ başlıklı yazısında bizleri bir kez yıllar öncesine götürdü.
Tunaboylu’nun ‘Bugün sizlerle bin dokuz yüz kırklı yıllara bir gezinti yapacağız.’ diye başladığı yazısı şöyle: ‘Yaşlı eğitimciden gelecek ile ilgili bir öneri bekleyemezsiniz. O size ancak geçmişten bazı hayat kesitlerini yansıtabilir. Hayat çizginiz içersinde belki bir gün benim yazdıklarımla örtüşen gelişmeler yâda değişimler olabilir. Azda olsa katkım olursa üzülmem sevinirim. Okulda iki dershane, bir öğretmen lojmanı, küçük birkaç ek bulunuyordu. Okul binası ve çevresinin oluşmasında tüm katkıları köy halkı karşılamıştı. Dersliklerin birisi işlik olarak ayrıldığı için burası yalnızca tatlı kireçle sıvanmış, birde büyük bir baca başlangıcında demirci olabilecek öğretmen için gerekli hazırlıklarda yapılmıştı. Oysa benden önce burada üç yıl çalışan öğretmen Yüksek Köy Enstitüsü’ne gittiği için onun sanatı olan inşaat ve marangozluk için gerekli araçlar ve gereçler bulunuyordu. Örneğin okulu badana edebilmek için büyükçe bir tulumba bulunuyordu. İlk işimiz bu tulumbadan yararlanarak okulu badana etmek oldu diyebilirim.
Beş yüz haneli bir köy, yüz dolayında da kız ve erkek çocuklardan oluşan öğrenci topluluğu. Sizin anlayacağınız köy nüfusunun beşte biri öğrencilerden oluşuyor.
Okulda öğretmen olarak yalnızdım. O dönemde köylerde elektrik yok, telefon yok. Jandarma karakollarının bulunduğu yerleşim birimlerinde telefon var. Asayiş olaylarına zamanında müdahale edebilmek için telefon zorunlu. Haberleşme telleri alüminyumdan yapılmıştı. Bakır ve kablolu tel yok. Konutlarda idare denilen aydınlanma aracı bulunuyordu. Sanırım bugün o dönemden kalma idareler müzelerde bulunabilir. Aydınlanma çok çeşitli idi fakirler gurubu idare, orta halliler üç yada beş numara lamba, ekonomik durumu iyi olan konutlarda yedi ile 14 numara gaz lambaları bulunuyordu. Öğrenciler bu aydınlanma araçlarından aile ekonomisine göre yararlanma olanağı bulabiliyorlardı.
Ancak bu kara tahtayı kullanabilmek için okulda tebeşir yoktu ne yazık ki. Öğrenciler tatlı kireç parçalarından tebeşir yaparak okula getiriyorlardı. Zaman zaman bende ilçeye gidenlere tebeşir sipariş ediyordum. Köyde bir bakkal bile yoktu. Yakın köydeki bakkala giderek ihtiyaçlarımızın bir bölümünü karşılayabiliyorduk. Bu köyde cumhuriyet sonrasında açılmış yatılı bir ilkokul bulunuyor, çevredeki köylerden buraya gelip öğrenim gören öğrenciler öğretmen okullarına ya da Köy Enstitülerine giderek beş yıllık bir ikinci öğretimden sonra öğretmen olarak köye dönüyorlardı. Ben de bu köydeki ilkokuldan mezun olmuş, yakın köye öğretmen olarak atanmıştım. Kooperatifin yönetimi için bir kız birde erkek öğrenci görevlendirdim. Okulun girişinde bulunan kooperatif çocuklar için büyük bir bakkal dükkanı yada market gibi işe yarıyordu. Defteri biten öğrenci sabah okula gelirken bir yumurta getirir, kooperatiften on sayfalı bir defter ile bir kalem alırken artan para ile de kendisine şeker verilirdi.
‘Hoş geldiniz’ diyerek kendimi tanıttım. O da İlköğretim Müfettişi olduğunu söyledikten sonra elindeki kırbaçla kırık camın yerine yapıştırılan beyaz yağlı kâğıda doğru yürüyerek onu parçaladı.
Kısaca müfettiş müfettişliğini göstermişti.
Bende siz okurlarıma son istasyona yaklaşırken kısa bir hayat kesitini sunmak istedim. Beni okuduğunuz için teşekkür eder saygılar sunarım. Düzenleme:BSGMEDYA |
753 kez okundu |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |