KESK Çorum Şubeler Platformu, Toplu İş Sözleşmesi Hakem Heyeti Kararlarına ilişkin bir açıklama yayımladı.
29 Ağustos 2019 KESK Çorum Şubeler Platformu, Toplu İş Sözleşmesi Hakem Heyeti Kararları ile ilgili bir açıklama yayınladı. Açıklamada, “Bildiğiniz üzere 2020-2021 yıllarını kapsayan 5. dönem toplu sözleşme görüşmeleri 1 Ağustos tarihinde başladı. Konfederasyonumuz bu görüşmelerin daha ilk oturumunda yeni bir satış sözleşmesine dair kaygı ve öngörüsünü masada da açıkça dile getirmiştir. Konfederasyonumuz bir yandan mevcut TİS sürecinin bir ortaoyunundan ibaret olduğunu teşhir ederken bir yandan da diğer konfederasyonlara grevli, gerçek ve özgür bir toplu sözleşme düzeni için birlikte mücadele ve eylem çağrısında bulunmuştur” ifadelerine yer verildi. Daha sonra, “1 Ağustos’ta TİS görüşmeleri başlarken dolar 5.3 TL dolayında iken bugün 6 TL’ye dayandı. Görüşmelere başladığımızda, yılın ilk 7 aylık döneminde gıda fiyatlarındaki artış yüzde 28’i aşmıştı. Görüşmeler devam ederken iğneden ipliğe zam üzerine zam devam ediyordu. Masada defalarca açlık sınırının 2100 TL, yoksulluk sınırının 6800 TL’yi aştığını, kamu emekçileri olarak on yılda reel gelirimizin %40 eridiğini, emekçi kesimlerin yaşadığı gerçek enflasyonun %30’ları bulduğunu, krizden en çok emekçilerin etkilendiğini, dolaysıyla insan onuruna yaraşır temel bir ücret belirlenmesini istedik, söyledik. Biz bunları söylerken yandaş konfederasyon, masada KESK’in ve KAMU-SEN’in bulunmaması gerektiği, kendilerinin tüm işkollarında ve genelde yetkili olduğu, dolayısıyla masada tek başına olması gerektiğini ifade ediyor, bunun kavgasını yürütüyordu. Bizler taleplerimizi dile getirmek için Bakanlık önünde polisin gazlı, coplu saldırısına uğrarken ve gözaltına alınırken, masada bunu protesto ettiğimizde iktidar temsilcilerinden önce MEMUR SEN yöneticilerinin saldırısına uğruyorduk!” denildi. KESK Çorum Şubeler Platformu tarafından yapılan açıklamanın devamında şu görüşlere yer verildi: “İktidar yasadan ve yetkilendirilmiş yandaş konfederasyondan aldığı destekle geçmiş yılları da aşan bir cüretle ilk günden itibaren “dediğim dedik” tavrını sergilemiştir.1-15 Ağustos tarihleri arasında yetkili sendikalar ile hükümet arasında yapılan görüşmelerden konfederasyonumuzun haberi ve bilgisi olmamıştır. 16 Ağustos’ta işkolları görüşmelerinin komisyon raporuna dair yapılan sunumda ise yetkilendirilmiş Konfederasyon yöneticileri hemen tüm başlıklarda “zaman almamak için burayı atlıyoruz” diyerek sunumu yarım saat içinde sonlandırmışlardır. Sunumun bitiminde birlikte belirledikleri yöntem çerçevesinde hükümet ilk teklifini açıklamıştır. Öyle ki, basına toplantı henüz başlamadan yetkilendirilmiş konfederasyon genel başkanının salon dışında açıklama yapacağı bilgisi verilmiştir! 18 Ağustos tarihinde, gece saatlerinde yetkilendirilmiş yandaş konfederasyon genel başkanı ile görüşen Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı 2020 yılı için %4 + %4, 2021 yılı için ise %3 + %3 olarak, ilk tekliflerini toplamda 2 puan artırarak revize etmiştir. Açıklamada kamu emekçilerinin yıllardır çözüm bekleyen onlarca sorununa ve hizmet kolları toplu sözleşmelerinde üzerinde uzlaşma sağlandığı söylenen konulara ilişkin tek cümle dahi edilmemiştir. Konfederasyonumuz bir gün sonra tüm illerde alanlara çıkarak bunun sefalet ücreti olduğunu belirtmiş ve kabul etmediğimizi ilan etmiştir. Yine yandaş konfederasyona “hodri meydan, genel grev dâhil her tür eylem ve etkinliğe hazırız, siz de var mısınız?” diyerek hayatı durdurma çağrısında bulunmuştur.
Ancak Yandaş Konfederasyon daha önce yaptığı gibi yüzünü emekçilere değil Saray’a dönerek, “Çalışma Bakanının asli unsur olmadığı anlaşılıyor, asıl yetkilinin devreye girmesini istiyoruz” demiştir. Oysa bildiğimiz ve dün yapılan itiraftan da netleştiği üzere mevcut sefalet ücret dayatması bizzat Saray tarafından belirlenmiş olup tüm süreç oradan koordine edilmiştir. Ortada açık bir danışıklı döğüş yaşanmaktadır Yandaş Konfederasyon, üyelerinin giderek artan isyanı karşısında, sonucun değişmeyeceğinin net olduğu Hakem Kuruluna giderek üzerindeki üye baskısını azaltmayı, gaz almayı hedeflemiştir. Göstermelik bir iki eylemle de bunu pekiştirmek istemiştir. Hakem Kuruluna gidilirken Konfederasyonumuz, üyelerinin ağırlıklı kısmının hükümet tarafından belirlendiği bu Kuruldan kamu emekçileri lehine herhangi bir karar çıkmasının mümkün olmadığını ifade etmiş, diğer konfederasyonlara bir kez daha birlikte mücadele çağrısında bulunmuştur. Ancak yetkilendirilmiş Konfederasyon “Hakem Kurulu’nun haktan, emekten, hakikatten ve uyuşmazlığın çözümüne dair yetki ve görevlerini yerine getireceği inancından hareketle” ile başlayan ifadelerle Hakem Kuruluna başvurusunu yapmıştır. Dolaysıyla şimdi kameralar karşısına çıkıp da “Hakem bekliyorduk, noter çıktı” demek samimiyetsizliğin ifadesidir. Noter olduğunu yeni anlamışlarsa “günaydın” demek gerekiyor! Toplu Görüşmeler süreci de dâhil, 18 yıldır hiçbir görüşme süreci bu kadar dağınık, bu kadar belirsiz ve bu kadar pervasız yürütülmemiştir. Konfederasyonumuzun görüşme heyetine müdahale ile başlayan süreç görüşme takvimindeki belirsizliklerle devam etmiş, programda olmayan gece yarısı görüşmeleri basından öğrenilmiş, Hakem Kurulu toplantısının nerede ve ne zaman başlayacağı son dakika öğrenilmiştir. Yine bu dönem yeni bir rezalet ile karşı karşıya kaldık. Konfederasyonlara 23 Ağustos 2019 tarihinde, Çalışma Bakanlığı tarafından akşam saatlerinde gönderilen yazının ekinde bulunan 5. Dönem Toplu Sözleşme Görüşmelerinin Uzlaşmazlıkla Sonuçlandığına Dair Tespit Tutanağının tek taraflı hazırlandığı görülmüştür. 16 Ağustos’ta yapılan görüşmede işkollarında üzerinde uzlaşma sağlandığı belirtilen maddeler dahi Tespit Tutanağında yer almamıştır. Sonuçta usule aykırı bir Tespit Tutanağı ile Hakem Kuruluna gidilmiştir. Hakem Kurulu tam da öngördüğümüz şekilde hükümetin son teklifini aynen oy çokluğuyla kabul etmiştir. Hakem Kurulunun atanan üyeleri baştan sona kadar blok şeklinde oy kullanmış ve verilen görevi yerine getirmişlerdir. KESK olarak, bağımsız ve tarafsız arabulucu mekanizmalara karşı değiliz. Ancak böylesi mekanizmalar arabulucu nitelikte olmalı ve tarafların başvurup başvurmaması kendi isteklerine bağlı olmalıdır. Böylesi kurulların kararı bağlayıcı olmamalı, grev hakkının kullanımını engellememelidir. Dolaysıyla Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’nun aldığı bu karar, kamu emekçileri nezdinde meşru ve hukuki değildir. Günlük bir çay parasına bile denk gelmeyen artışla kamu emekçileri ve emeklilerinin ücretlerinin artırılmasını öngören Hakem Kurulu kararını kabul etmiyoruz. Hakem kurulunun kararı da göstermiştir ki, bir dönem sona ermiştir. Yandaş Konfederasyon bir kez daha suçüstü yakalanmıştır. Elde edilen kimi ayrıcalıklarla, satış sözleşmeleriyle emek mücadelesinin yürütülemeyeceği tarihte de, ülkemizde de defalarca ispatlanmıştır. Aksini iddia ediyorlarsa, bir kez daha hodri meydan diyoruz: en yakın tarihte genel greve gidip hayatı durdurulalım. Krizin faturasının emekçilere kesilmesini engellemenin mücadele etmekten başka yolu yoktur. Grevli, gerçek ve özgür bir toplu sözleşme düzeni için KESK ve KESK’e bağlı 11 sendikamız, bu konuda üzerine düşen her türlü sorumluluğu yerine getirmeye hazırdır.’/BSGMEDYA |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |