BASK İl Temsilcisi Hayati Çam Toplu sözleşme görüşmeleri başlamadan önce yetkili sendikaları defalarca uyardıklarını söyledi
27 Ağustos 2019 Bağımsız Kamu Çalışanları Sendikaları Konfederasyonu (BASK) Çorum İl Temsilcisi Hayati Çam, Memur-Sen ile Hükümet arasında toplu sözleşme imzalanamaması üzerine gözlerin Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’na çevrildiğini belirterek, “Her iki taraf da Hakem Kurulu kararlarına peşinen razıdır ve her iki taraf da Hakem Kurulunu günah keçisi görmektedir.” dedi. Beceriksizliklerin Hakem Kurulu’na yükletilmek istendiğini kaydeden Çam, ‘Hakem Kurulu kararlarının yok hükmünde’ olduğunu vurguladığı açıklamasında şunları söyledi: “Toplu sözleşme görüşmeleri başlamadan önce yetkili sendikaları defalarca uyardık. Madem ki taleplerinizi bir hafta önce verdiniz, Hükümet 1 Ağustos günü kendi teklifini sunmadığı takdirde masayı terk edin, dedik. İlk işiniz açıkça “yasa” konusu olan hususları görüşme dışı tutmak olsun, dedik. Hükümetin tahmini olan ekonomik hedef rakamlarının masa üzerindeki ipoteğini kaldırın, dedik. 28 inci maddede sayılan başlıkların kapsamı dışına çıkmayın, dedik. 1 Ağustos günü hükümetin teklifini sunmaması halinde; eylem ve etkinlik planınız hazır olsun, kamuoyu ile paylaşın ki hükümet üzerinde caydırıcılığınız olsun, dedik. Masaya oturan üç konfederasyona, birlikte hareket edin, dedik. Yüzdelik artışlar yanlış yaklaşımlardır, yoksulluk sınırını en düşük memur aylığı kabul edip işe öyle başlayın, dedik. Öteden beri Hükümet kanadı zaman çalmasını seviyor, süreci boşa harcamayın, dedik. Yetkili memur sendikaları topu 15 günlüğüne Hükümete teslim edip uyurken kamu işçileri adına Türk-İş arife günü Sayın Cumhurbaşkanı ile görüşüp bayramın ikinci günü toplu iş sözleşmesini imzalamayı başardı. En düşük ücretli kamu işçisine 2019 yılı için % 17.5, diğerlerine % 12.35 ve 2019 yılı için üyelerine 3 puanlık refah payı almayı başardı, ikramiye ve diğer haklarını da oransal olarak garanti altına aldı. Kamu işçileri bayramda mesai yaparken, bayram tatiline “talepleri”ni de götürenler sürenin azlığından dem vurmaktan utanmadılar. Yetkili sendikalar ne geçmişteki tecrübelerinden ders aldılar ne de uyarılarımıza kulak verdiler.
HISIMLIK PARA ETMEDİ ! İktidar ile hısımlığın işi çözmeye yeteceğini sandılar. Önceki dönemde yine görüşmelerin son günlerinde “Artış oranını enflasyon canavarı değil milletin adamı belirlesin” diyerek kendi örgütlerinin hışmından kaçıp Cumhurbaşkanına sığınanlar, “buçukluk artış”ın sorumluluğundan kurtulmayı becermişlerdi. Bu kez öyle olmadı. Evdeki hesap çarşıya uymadı. Önce görüşme sürecinin 15 gününü hibe ve heba ettiler. Ardından son gün masanın ve hükümeti temsil eden Bakanın yetkisiz olduğunu ilan ettiler. Masa ve Hükümeti temsil eden Bakan yetkisiz ise uyuşmazlık halinde, görüşmelerde “üzerinde uzlaşılan ve uzlaşılmayan konuları içeren toplantı tutanağı”nı hükümet tarafı imzalamadı ve imzalanmadığı için de “görüşmelerin uzlaşmazlıkla sonuçlandığına dair tespit tutanağı” tuttu. İş işten geçtikten sonra toplantı tutanağı veya tespit tutanağını dillerine dolayıp yaygara kopararak edep ve ahlak sınırlarını aştılar. KOMİSYONLARDA NE KONUŞTULAR? Konfederasyon sözcülerinin açıklamalarından anlaşılmaktadır ki; görüşmelerde konular bakkal defteri bile tutmadan görüşülmüş, hiçbir şey tutanak altına alınmamış, 3600 ek gösterge, memurlara ikramiye ve yardımcı hizmetler sınıfı gibi konular gündeme hiç gelmemiştir. İki yılda bir yapılan toplu sözleşme görüşmelerinde; 710 gün yatıp tüm talepleri 20 günlük süreye sığdırmaya çalışmak memurun da kamu işverenin de aklıyla alay etmektir. Kamu Personeli Danışma Kurulu, Kurum İdare Kurulu toplantıları ve sıradan bürokratik ziyaret ve işlemlerle çözülebilecek konular bile, 652 başlık halinde toplu sözleşme gündemine taşınarak süreç tıkanmıştır. 19 gün boyunca Komisyonları ziyaret ederek kamuoyuna “Uyumlu Çalışıyoruz” mesajını vererek milyonlarca memur ve emeklisini aldatanlar utanmalıdır. KIRK KATIR MI KIRK SATIR MI? Uyuşmazlığın Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna taşınması hem iktidara hem de sendikalara Yasanın sunduğu bir nimet, bir can simididir. 11 kişilik Hakem Kurulunun sosyal taraflara üye dağılımı 6.5’e 4.5’tur. Bir üye için konfederasyonların önerdiği 7 aday arasından Cumhurbaşkanınca birinin görevlendirilmesi kabul edilemez. Şimdi Memur-Sen, üyelerinin ve kamu görevlilerinin karşısına çıkacak: “Hükümetle anlaşamadık, ne yapalım, biz de Hakem Kuruluna başvurduk. Hakem Kurulu da kararını verdi. Yapacak bir şey yok. Mecburen karara uyacağız.” Diyecek. İktidar da: “Sendikalarla anlaşamadık. Bağımsız bir kurul olan Kamu Görevlileri Hakem Kurulunun kararlarına saygılıyız. Kurul kararları da toplu sözleşme hükmündedir. Karara uyacağız.” diyecek. Dolayısıyla kamu görevlileri de sendika ve konfederasyonlarla iktidarı değil, Hakem Kurulunu suçlayacaklar. Böylece hem iktidar hem de masaya oturan sendika ve konfederasyonlar üyeleri nezdinde aklanmış olacaklar. Ortada günah keçisi olarak Hakem Kurulu kalacak.. Buna güvenen sarı ve yandaş sendikalar son derece rahat hareket etmektedir. Kamu Görevlileri Hakem Kurulunun üzerinde uzlaşılmış konuları gündemine alıp almayacağının hiçbir önemi yoktur. Hatta neyi ne kadar vereceğinin de hiçbir önemi yoktur. Memur ve emeklileri için Hakem Kurulu kararları yok hükmündedir. Kurulun vereceği artış oranları da bellidir. Karar süreci ve süresi karara yapılacak makyaj üzerindeki çalışmalarla ilgilidir. Kamu görevlileri bilmelidir ki Memur-Sen 2 yılımızı daha heba etmiştir. İki yıl daha sefalet ücretine tahammül edeceğiz. Bu sendikalardan kurtulamadığımız sürece yıllarımızı heba etmeye devam edeceğiz.” Bu nedenle tüm kamu görevlilerini sarı ve sahte sendikaları terk ederek BASK ve bağlı sendikaların çatısı altında birleşmeye, onların örgütlü ihanetine son vermeye çağırıyoruz.”/BSGMEDYA
|
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |