• https://www.facebook.com/bsgmedya@hotmail.com
  • https://www.twitter.com/bsgmedya@hotmail.com

NÖBETÇİ ECZANELER
ULUSAL GAZETELER

Türkiye Komünist Partisi (TKP) Çorum İl Başkanı Erol Celep, Mudanya Belediyesi'nin göçmen karşıtı tutumuna tepki gösterdi.

‘SURİYELİLER TÜM ALANLARDA
BULUNMA HAKKINA SAHİPTİR’



 

11 Haziran 2019

Türkiye Komünist Partisi (TKP) Çorum İl Başkanı Erol Celep, Mudanya Belediyesi'nin göçmen karşıtı tutumuna tepki gösterdi.

Suriyelilerin tüm alanlarda bulunma hakkına sahip olduğuna dikkat çeken Celep, ‘Hepimiz Göçmeniz kampanyası’  konusunda yazılı bir açıklama yaptı.

Celep,açıklamasında ‘Irkçılığın, geçmişin bir tür köktenciliği olduğu yanılsamasına kapılmayalım. Geçmişte olan ve ilerlemeyle son bulacak olan bir durum değil ırkçılık. Kapitalizmin bir sonucu. Dolayısıyla bizi çok ilgilendiriyor.

Suriyeliler sahillerde, sokaklarda, sinemada, tiyatroda, futbol maçında, parkta, yani yaşadıkları evlerin dışındaki tüm alanlarda bulunma ve hayatlarını iyi geçirme hakkına sahiptir. ‘ifadesini kullandı.

TKP Çorum İl Başkanı Erol Celep, konuya ilişkin yaptığı açıklamasında görüşlerini şöyle sürdürdü:

 ‘Mudanya’da halkı rahatsız ettiği için Suriyelilerin sahile gidişleri yasaklandı.  Bu kararı veren Belediye Başkanı Hayri Türkyılmaz, duruma dair sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “Hiç kimsenin başkalarını rahatsız etme, özgürlüğünü engelleme hakkı yoktur. Bizim çocuklarımız şehit olurken, analarımız ağlarken, ekonomimiz kötüye giderken onların zevki sefa içinde yaşamaları ve bizim insanımızı rahatsız etmelerine tahammül edemeyiz.”

Başkanın sosyal medyadaki tepkilere verdiği tepki ise ders kitaplarında ırkçılık bölümüne konulabilecek bir açıklama: “Suriyeliler insan olduktan sonra sahile gelebilir”

Suriyelilerin kamusal alanda çok görünür olmalarına, hele hele denizden yararlanmalarına (zevk almalarına) yönelik bu ‘rahatsızlık’ ilk değil. 

2017 yılında da Florya sahilinde ‘halaylar çekerek denize giren Suriyeliler’ gündem olmuştu.

‘Bırakıp korkarak kaçtıkları ülkeleri için sanki zafer kazanmışlar gibi tezahürat yapan Suriyeliler’, 

‘Ülkesinde savaşmayıp Türkiye’ye kaçan, Florya’da ‘Suriye’ sloganı atıp, sevişip yılda 300 bin doğum yapan Suriyeliler’ gibi,

Her ırkçı söylemde karşımıza çıkan, ötekinin bizim yaşam biçimimizi çalması ve üstelik bundan keyif alması, hoş görülecek bir şey olmadığı gibi tehlikeli bir şey gibi yansıtılıyor.

 

IRKÇILIĞIN, GEÇMİŞİN BİR
TÜR KÖKTENCİLİĞİ 
OLDUĞU
YANILSAMASINA KAPILMAYALIM

Fransa’da da iki yıl önce Nice sahillerinde terörist saldırılar nedeniyle tesettür mayo ile denize girme yasağında aynı sahneyle karşı karşıya kalmıştık. Orada da ‘Bizim keyif aldığımız yerde siz de istediğiniz gibi keyif alamazsınız’ yasağı vardı. 

Sahilde keyif alma yasağıyla karşılaşan Suriyeliler için sahiller, 2015 yılında Suriye’deki feci savaştan kaçarken bindikleri botların (insan kaçakçılarının çok sayıda insanı basit şişme botlarla taşımaları sonucu) batmasıyla 3 yaşındaki Aylan Kurdi’nin Bodrum sahillerinde kıyıya vuran bedeni vakasında olduğu gibi mi kullanılır olacak? En iyi Suriyeli ölü Suriyeli midir?

Irkçılığın, geçmişin bir tür köktenciliği olduğu yanılsamasına kapılmayalım. Geçmişte olan ve ilerlemeyle son bulacak olan bir durum değil ırkçılık. Kapitalizmin bir sonucu. Dolayısıyla bizi çok ilgilendiriyor.

Suriyeliler sahillerde, sokaklarda, sinemada, tiyatroda, futbol maçında, parkta, yani yaşadıkları evlerin dışındaki tüm alanlarda bulunma ve hayatlarını iyi geçirme hakkına sahiptir. 

Savaştan kaçarak burada bir hayat kuranların ‘iyi’ yaşama hakkını uluslararası anlaşmalara göre sığındıkları ülkenin otoritelerinin sağlaması gerekir.

Bir yandan otoriteleri uluslararası anlaşmalara sadık kalmaya çağırmak ama en önemlisi ırkçı nefreti bertaraf edecek politik bir hareket alanı yaratmak zamanımızın aciliyetlerindendir.’ /BSGMEDYA

 




Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

BİR KİTAP

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI