• https://www.facebook.com/bsgmedya@hotmail.com
  • https://www.twitter.com/bsgmedya@hotmail.com

NÖBETÇİ ECZANELER
ULUSAL GAZETELER

Emekli Eğitimci-Gazeteci-Yazar Müslüm Tunaboylu, son günlerde tartışılan 'Andımız' konusunu değerlendirdi:

'ADIMIZ 'ANDIMIZ'DIR' 

5 Kasım 2018
Emekli Eğitimci-Gazeteci, BSGMEDYA Yazarı Müslüm Tunaboylu, son günlerde Danıştay Dairesi'nin verdiği bir karar ile ülke gündeminin ilk sıralarında yerini alan  ‘ANDIMIZ’ konusu ile ilgili çarpıcı değerlenirmede bulundu. 

Yazısına; 
'Son günlerde andımız konusunda çok değişik sözler edildi, halen de ediliyor. Bir kargaşa içerisinde bulunmak bize pekiyi sonuçlar getirmeye namzet gözükmemektedir.

Yorumu okurlarıma bırakmak üzere bazı konuları olduğunca sizlere yansıtmak istiyorum.
Umarım bana kısmen de olsa hak vereceksiniz. Ben de Tunaboylu’nun yazdığını yazar, söyleyeceklerini söylerdim diyebilirsiniz.  Ancak bu şahsın yaşantısı hiç ama hiç siz okurlarıma benzememektedir.
 

diye başlayan Emekli Eğitimci-Gazeteci - Yazar Müslüm Tunaboylu,  ‘ADIMIZ ANDIMIZDIR’ başlıklı yazısında şunları dile getirdi:



Son günlerde andımız konusunda çok değişik sözler edildi, halen de ediliyor. Bir kargaşa içerisinde bulunmak bize pekiyi sonuçlar getirmeye namzet gözükmemektedir.

Yorumu okurlarıma bırakmak üzere bazı konuları olduğunca sizlere yansıtmak istiyorum.
Umarım bana kısmen de olsa hak vereceksiniz. 'Ben de Tunaboylu’nun yazdığını yazar, söyleyeceklerini söylerdim' diyebilirsiniz. Ancak bu şahsın yaşantısı hiç ama hiç siz okurlarıma benzememektedir.

Değerli okurlarım, ben bindokuzyüz otuziki de Avrupa’da dünyaya gelmiş, bindokuz yüz otuz sekiz yılında Anadolu'ya göç eden bir Türk ailesinin çocuğuyum.

Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra okuması yazması olmayan babamın İstanbul’dan bir dergiye abone olduğunu, bu dergiyi arkadaşlarına kahvenin bir köşesinde okutarak anavatandaki gelişmeleri aktardığını biliyorum.

Sabah erken saatte kahveye giden babamı birkaç kez sabah kahvaltısı için çağırdığımı anımsıyorum.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Mustafa Kemal bir süre Sofya’da Ateşe militer olarak görev yaptığı için genç kuşak onu iyiden iyiye tanıyor olmalıydı. Babamın posta ile edindiği dergilerden de yeni gelişmeler günü gününe takip ediliyordu sanırım.

Babam bir kaç kez ölümle tehdit edilmiş, hatta bir keresinde gece bekçisi çıkacaksın diye evden alındıktan sonra dere kenarındaki kuyu etrafında saldırıya uğramış, güçlü, kuvvetli olması sonucu iki saldırganın elinden kurtulmuş kar fırtınasının sürdüğü bir gece kendini eve atabilmişti.

Sabaha kadar kapı arkasında yeni bir saldırıyı karşılamak için elinde tek silahımız bir balta ile sabahı etmişti.

Anadolu’ya göç etmek bizim aile için kaçınılmaz olmuştu. Dayım aile bireylerini Anavatana gönderdikten sonra iki kez sınıra ulaşmadan yakalanmış bir süre hapiste kalmıştı. Amcam Yusuf Gürpınar bizden önce Anadolu’ya kaçak geçmiş, Eskişehir’de yaşamını sürdürüyordu. Babam tüm emlakımızı satmış, pasaportların verilmesi için beklemeye başlamıştı. 

Üç yıl emlakımızdan ele geçen para ile Avrupa’da yaşamamızı sürdürüyorduk.

Çok kısa özetlediğim çocukluk yıllarımı sürdürmek için 1938 yılında ailemle birlikte denizyolu ile İstanbul-Tuzla’ya, oradan da trenle Amasya üzerinden Mecitözü’nün Çıkrık Köyüne o dönemin taşıt aracı olan tarihi kağnılarla ulaşabildik.

 

MEVSİM YAZ, AYLARDAN
AĞUSTOS İDİ...

Okullar Eylül ayında açılınca ben birinci sınıfa kaydoldum.

Avrupa'da bir yıl öğrenim görsem de kabul görmeyince okumaya ister istemez birinci sınıftan başladık. Okulumuz Yatılı Bölge Okulu idi. O dönemde yörede en çok nüfusu bulunan bir köydü Çıkrık. Okulumuzda beş öğretmen vardı. Her dershanede elli öğrenci bulunuyordu.

Sabah dersinin başlangıcı olan ilk ders başlamadan önce, kapıda öğretmen görünür görünmez biz ayağa kalkıyor ve andımızı okuyorduk. Öğretmenimiz oturun çocuklar demedikçe yerlerimize oturmuyorduk.

Son günlerde gündemde bulunan andımız o tarihte hangi sözcüklerden oluşuyordu.

Beynime öyle yerleşmiş ki andımız bugün o dönemde okuduğumuz andımızı noksansız okuyorum. Yaşım 80’nin üzerinde.

Bu yaştaki insanın o yılları anımsaması düşünülemez belki. Ama ben 26 yıllık öğretmenlikten sonra otuz yılda gazetecilik yaptım Çorum’da.

Çalışmış olmam hafızamı sürekli dinç tuttu diyebilirim.

Olayları anlatırken sıralamada güçlük çekmiyorum.

Yaradan'ın bana verdiği bu gücü kullanmak istiyorum. Okurlarımın andımız konusunda çok değişik metinlerle karşılaştıklarını ve getirdikleri yorumları biliyorum.       

İlkokul sonuna dek her ilk ders öncesi okuduğumuz andımızı size aktarmak istiyorum:

 ‘ANDIMIZ’

TÜRKÜM, DOĞRUYUM, ÇALIŞKANIM.
YASAM: KÜÇÜKLERİMİ KORUMAK,
BÜYÜKLERİMİ SAYMAKTIR.
ÜLKÜM: YÜKSELMEK İLERİ GİTMEKTİR.
VARLIĞIM, TÜRK VARLIĞINA
ARMAĞAN OLSUN”

**

1960 ve ara rejim dönemlerinde Milli Eğitim Bakanlığı tarafından ekler yapıldı. Sanırım fırtına koparılan bölümler 1960 sonrası eklerdir diye düşünüyorum.

‘Ağaç yaş iken eğilir’ atasözümüzü anımsamanızı isterim.

Ben yukarda sizlere sunduğum andımızı her ilk ders öncesi içtenlikle duygulanarak okuduğumu anımsıyorum. Ömrümün son günlerinde yaşlı bir eğitimcinin hiç bir çıkarı olmadığını bilmenizi isterim.

Andımızın son beş sözcüğü sanırım her şeyi çok güzel ifade ediyor:

'Ülkemizin geleceğini emanet edeceğimiz kuşağı andımızdan sakın mahrum etmeyin..' diyor saygılar sunuyorum.

Müslüm TUNABOYLU



578 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

BİR KİTAP

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI