Emekli Eğitimci-Gazeteci Müslüm Tunaboylu, yeni eğitim-öğretim döneminin başladığı bu günde bizleri, ta 1940’lı yıllara yani 1947 yılının sonbaharına götürüyor
O DÖNEMDE KÖYLERDE ELEKTRİK YOK, TELEFON YOK..! Emekli Eğitimci-Gazeteci ve BSGMEDYA Yazarı Müslüm Tunaboylu, yeni eğitim-öğretim döneminin başladığı bu günde bizleri, ta 1940’lı yıllara yani 1947 yılının sonbaharına götürüyor. Sözlerine ‘Bugün sizlerle bin dokuz yüz kırklı yıllara bir gezinti yapacağız. Yaşlı eğitimciden gelecek ile ilgili bir öneri bekleyemezsiniz. O size ancak geçmişten bazı hayat kesitlerini yansıtabilir, hayat çizginiz içersinde belki bir gün benim yazdıklarımla örtüşen gelişmeler ya da değişimler olabilir.’ diye başlayan
1947 YILININ SONBAHARINDA… 1947 yılının sonbaharında Samsun-Ladik-Akpınar Köy Enstitüsünü bitirerek Çorum-Mecitözü-Kışlacık köyüne öğretmen olarak atamam yapıldı. Okulda iki dershane, bir öğretmen lojmanı küçük birkaç ek bulunuyordu. Okul binası ve çevresinin oluşmasında tüm katkıları köy halkı karşılamıştı. Dersliklerin birisi işlik olarak ayrıldığı için burası yalnızca tatlı kireçle sıvanmış, birde büyük bir baca başlangıcında demirci olabilecek öğretmen için gerekli hazırlıklarda yapılmıştı. Oysa benden önce burada üç yıl çalışan öğretmen Yüksek Köy Enstitüsü’ne gittiği için onun sanatı olan inşaat ve marangozluk için gerekli araçlar ve gereçler bulunuyordu. Örneğin okulu badana edebilmek için büyükçe bir tulumba bulunuyordu. İlk işimiz bu tulumbadan yararlanarak okulu badana etmek oldu diyebilirim. O DÖNEMDE KÖYLERDE ELEKTRİK YOK, TELEFON YOK..! Derslik tahta taban ile tahta tavandan ibaret yaklaşık yüz dolayında öğrencinin yararlanabileceği bir derslik. Beş yüz haneli bir köy, yüz dolayında da kız ve erkek çocuklardan oluşan öğrenci topluluğu. Sizin anlayacağınız köy nüfusunun beşte biri öğrencilerden oluşuyor. O dönemde 07 –l6 yaşları arasında bulunan çocukların ilköğretimden geçmesi zorunlu olarak görülüyordu. Kırsal alanda on beş ya da on altı yaşındaki çocuğun hemen ailenin tüm üretimine katkısı olabilecek bir yaş dönemi. Eğitim için birleştirilmiş sınıflarda uygulanan proje uygulanıyordu.
Okulda elektrik olmadığı için öğrencilerin derslere girişleri çıkışları öğretmende bulunan bir düdüğün öttürülmesi ile gerçekleştiriliyordu. Okulun yararlanabileceği bir saat bile yoktu. Okulda bulunmayan saat ne yazık ki bende de yoktu. Köyde çalışan öğretmen ayda 20 lira maaş alıyordu. Kara tahtamız vardı dersliğimizde. Ancak bu kara tahtayı kullanabilmek için okulda tebeşir yoktu ne yazık ki. Okuma-yazma durumuna gelince.. KISACA, MÜFETTİŞ Öğrencilerin defter, kalem, silgi gibi ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için okulda küçük bir kooperatif kurdum. 108 öğrenciden oluşan üç sınıf ile tek dershanede öğretim yaparken kapıdan ani bir vatandaş girdi sınıfa. Hoş geldiniz diyerek kendimi tanıttım. Öğrenciler olanları ve konuşulanları rahatlıkla görüyor ve duyuyorlardı. Bir tabak cam alabilmek için gerekli girişimlerde bulunduğumu, ancak tahsis edilen camlardan belli bir ölçüde bize de verilebileceğini, görevli kişinin ilçeye gönderileceğini, cam gelinceye dek çocukların üşümemesi için kâğıt yapıştırıldığını anlattım. Karşılıklı konuşmalarımız devam ederken, ben de kağıdı parçalamanın kolay olduğunu, tek soba ile ısıtılan dersliğin şimdi nasıl ısıtılabileceği sorusunu yönelttim. Müfettişin öğrencilerin eğitim ve öğretim sorunları ya da konuları ile ilgili yardımlarını beklerken, hırpalanmayı kabul etmedim. Neden kendisine yanıt verdiğime kırılan müfettiş bana çalışmalarım için olumsuz bir raporda düzenlemeyi ihmal etmemişti. Olaylı teftişe tanıklık yapan öğrencilerimden büyük bir bölümü kamunun çeşitli kademelerinde görev aldılar. Ben de siz okurlarıma son istasyona yaklaşırken kısa bir hayat kesitini sunmak istedim. Okuduğunuz için teşekkür eder saygılar sunarım. /BSGMEDYA |
618 kez okundu |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |