Eğitim İş Şube Başkanı İlhan Yaşar, bu yıl ilk kez uygulanan YKS’e sonuçlarına göre başarı oranlarının oldukça düşük olduğunu kaydetti‘YKS Sonuçları ortaöğretimin çöküşünün ilanıdır’ 01 Ağustos 2018 Eğitim İş Çorum Şube Başkanı İlhan Yaşar, bu yıl ilk kez uygulanan YKS’e sonuçlarına göre başarı oranlarının oldukça düşük olduğunu kaydederek, “YKS sonuçları ortaöğretimin çöküşünün ilanıdır” şeklinde ifade etti. İlhan Yaşar, ÖSYM tarafından yayımlanan 2018-YKS sonuçları hakkında bir açıklama yayınladı. Üç oturumda gerçekleşen Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) sonuçlarının ÖSYM tarafından açıklandığını kaydeden Yaşar, “Bu yıl ilk kez uygulanan YKS sonuçlarına göre başarı oranlarının oldukça düşük olduğu görüldü. ÖSYM tarafından yayımlanan 2018-YKS Sonuçları Ön Değerlendirme Raporu’na göre başta sayısal dersler olmak üzere tüm derslere ait doğru yanıt ortalamaları üzüntü vericidir” diye belirtti. Eğitim İş Şube Başkanı İlhan Yaşar, açıklamasının devamında şunları dile getirdi: “AYT’de, matematik testinde 102 bin adayın, fen bilimleri testinde ise 74 bin adayın tek bir doğru yanıt verememesi eğitimin geldiği acı tabloyu gözler önüne sermektedir. Bunun yanında yine öğrencilerin sınavlardaki başarı düzeylerinin mezun oldukları lisenin türüne bağlı olarak farklılık gösterdiği ortadadır. Meslek lisesi ve imam hatip lisesi mezunlarının başarısızlığı yine ön plana çıkmaktadır. Bu yılın başarı oranlarının bu kadar düşük olmasının ardında, yedi yıldır uygulanan sistemin bir anda değiştirilmesi ve buna bağlı olarak öğrencilerin bozulan psikolojileri olduğunun göz ardı edilmemesi gerekmektedir. Açıklanan sonuçlar gösteriyor ki, son 16 yıldır ülkeyi tek başına yöneten siyasi iktidarın eğitim sistemini yap-boz tahtasına çevirmesinin faturası ne yazık ki çocuklarımıza ödettirilmiştir. Bu sonucun tek sorumlusu siyasi iktidardır. Gelen her Milli Eğitim Bakanının değiştirdiği eğitim modeli, bilimsel temelden yoksun, akılcılıktan ve de gerçeklerden uzaktır. Her sınav dönemi sonrasında ortaya çıkan tabloya paralel olarak, çeşitli eşitsizliklerin varlığı ve bunların giderilmediği gerçeği yine karşımızda durmaktadır. Çok sayıda öğrencinin neden barajı geçemediği, meslek liseli öğrencilerin başarı düzeylerinin bu sınavlarda neden en alt sıralarda yer aldığı, başarı ortalamasının gelişmişlik düzeyi yüksek illerimizde yüksekken neden ulusal gelirden az pay alan yoksulluğun yoğun yaşandığı illerimizde alt sıralarda yoğunlaştığı soruları her yıl cevaplanmayı beklemektedir. Sınava odaklı eğitim sistemi bir kez daha göstermiştir ki; eğitsel anlamda öğrencilerimizin kazanımları her geçen gün azalmakta, bu da öğrencilerin üniversiteye girişte başarısızlıklar yaşamalarına yol açmaktadır. Bu anlamda sınavlarda başarısız olan aslında öğrenciler değil, AKP iktidarı ile küme düşen eğitim sistemi ve bizzat Milli Eğitim Bakanlığı’dır. Eğitim politikaları konusunda iktidarın ve eğitimden sorumlu kurumların, görevlerini yerine getiremedikleri ortadadır. AKP iktidarı döneminde orta öğretim iflas etmiş, başarı oranı yüksek olan köklü okullarımız, proje okulu adı altında sınıflandırılarak başta öğretmen kadrosu olmak üzere her açıdan içleri boşaltılmış, devlet liseleri sadece diploma alınan kurumlar haline getirilmiştir. Sınav sisteminde ve müfredatta yazboz tahtası gibi yapılan değişiklikler ortaöğretimdeki çöküşü hızlandırmıştır. Eğitimin piyasalaştırılması ve ticarileştirilmesi, eşitsizlikleri giderek daha da derinleştirmektedir. Siyasi iktidarın, öznesi insan olan ve öğrenci ile öğretmeni en iyi şartlarda bir araya getirmesi gereken eğitim sistemini, kendi ideolojik görüşüne göre düzenlemesi önümüzdeki yıllarda yaşanan felaketi daha da derinleştirecektir. Öte yandan şu an üniversitede okuyan 353 bin öğrencinin tekrar sınava girmesinin tek nedeni okuduğu bölümün eğitimini yetersiz görmesidir. 164 bin üniversite mezunun tekrar sınava girmesi ise diplomasının kendisine beklediği iş imkânını sunmamasından başka bir şey değildir. Bugün, Cumhurbaşkanının dahi itiraf ettiği eğitimdeki başarısızlığın çözümü için tüm paydaşların görüşü alınarak hazırlanacak, bilimsel düşünmeye ve üretmeye dayalı bir eğitim sisteminin gerekliliği kaçınılmaz hale gelmiştir. Kamusal, parasız, bilimsel ve laik eğitim hakkından tüm yurttaşlarımızın yararlanabilmesi mutlaka sağlanmalıdır." /BSGMEDYA |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |