KESK Çorum Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Mustafa Gül, 301 madencinin yaşamını yitirdiği Soma davası ile ilgili açıklamalarda bulundu
11 Temmuz 2018 KESK Çorum Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü, Eğitim Sen Şube Başkanı Mustafa Gül, Manisa’nın Soma ilçesinde 13 Mayıs 2014’te meydana gelen ve 301 madencinin yaşamını yitirdiği olay hakkında mahkeme tarafından sorumlular hakkında verilen cezayı eleştirdi Açıklamasına, “Manisa’nın Soma ilçesinde 13 Mayıs 2014’te meydana gelen ve 301 madencinin yaşamını yitirdiği kitlesel iş cinayetinin görüldüğü dava sonuçlanmış, Soma katliamının yaşanmasında sorumlulukları olanlar hakkında ödül gibi cezalar verilmiştir” diye başlayan Gül, Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ve 5’i tutuklu 51 sanığın yargılandığı davada Can Gürkan ve Genel Müdür Ramazan Doğru’nun 22 yıl 6 ay hapisle cezalandırıldığını, Soma Holding Yönetim Kurulu Başkanı Alp Gürkan’a ise beraat kararı verildiğini açıkladı. Gül, verilen karara ilişkin görüşlerini şöyle sürdürdü: “Soma katliamının yaşanmasında en az maden sahipleri kadar sorumluluğu olan ve yeterli denetimleri yapmayan Çalışma Bakanlığı görevlileri başta olmak üzere, kamu görevlilerinin yargılanmaması Soma davasının en önemli eksikliği olmuştur. Madenci aileleri ve kamuoyu katliamın gerçekleştirilmesinde sorumluluğu olan herkesin yargılanmasını talep ederken, mahkeme heyetinin verdiği karar, Türkiye’de işçiler söz konusu olduğunda ne hukuk ve ne de adaletin olmadığını bir kez daha göstermiştir. Bugüne kadar Torunlar, OSTİM, Şırnak, Ümraniye’de yaşanan iş cinayetleriyle ilgili yargılamalarda olduğu gibi, Soma katliamı davasında da mahkeme, işçileri göz göre göre ölüme gönderen sorumluları cezalandırmamış, onları adeta ödüllendirmiştir. Soma’da yaşanan ne kaza, ne kaderdir. Emekçileri güvencesizliğe, taşeronlaşmaya, denetimsizliğe teslim edenlerin işlediği açık bir iş cinayeti daha cezasız bırakılmıştır. Soma’da yaşanan katliam, yıllardır sürdürülen emek ve işçi düşmanı politikaların sonucudur. Mahkeme kararı, devletin benzer pek çok konuda olduğu gibi, işçi cinayetleri konusunda da tercihini bir kez daha patronlardan yana yaptığını göstermiştir. Yıllardır bütün eleştirilere rağmen işçilerin çalışma ve yaşam koşullarını ağırlaştıran, taşeronlaştırmayı ve güvencesizliği temel politika haline getiren, işçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili yasal mevzuatı bile patronların çıkarlarına uygun şekilde düzenleyenler yaşanan iş cinayetlerinden birinci derecede sorumludur. 301 maden emekçisinin ölümü mahkemenin ‘taksirle öldürme’ şeklinde ifade ettiği gibi basit bir kusur değil, açık bir katliamdır. Bu katliamın sorumluları adalet önünde hesap verene kadar davanın takipçisi olacağımız bilinmelidir.”/BSGMEDYA |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |