Son günlerde artış gösteren kadına ve çocuğa yönelik cinsel istismar ve şiddet olayları, tüm kentlerde olduğu gibi Çorum’da da protesto edildi.ÇOCUKLARIN ÇIKARAMADIĞI SES OL! 'ÇÖZÜM ÇOCUK MERKEZLİ POLİTİKALAR OLMALIDIR'
5 Temmuz 2018 Son günlerde artış gösteren kadına ve çocuğa yönelik cinsel istismar ve şiddet olayları, tüm kentlerde olduğu gibi Çorum’da da protesto edildi. Çorum Kadın Platformu Sözcüsü Nurcan Hasırcı Doğan, Türkiye’de günde 32 çocuğun kaybolduğunu, TÜİK verilerine göre 2008-2016 yılları arasında kaybolan çocuk sayısının 104 bin 531 olduğunu belirterek, ‘Kadına ve çocuğa yönelik cinsel istismar ve şiddet vakaları güncel olmaktan öte özellikle son 16 yıldır artarak devam eden toplumsal bir sorun haline gelmiştir.’ dedi.
Çorum Kadın Platformu, son günlerde artış gösteren çocuk istismarını protesto amacıyla Eğitim Sen Şube binası önünde kitlesel basın açıklaması düzenledi.
CHP İl Kadın Kolları Başkanı Gülhan Eke, Eğitim Sen Şube Başkanı Mustafa Gül , Tüm Bel Sen Şube Başkanı Nevzat Veldet ve çok sayıda yurttaşın katıldığı proteste eyleminde basın açıklamasını Çorum Kadın Platformu adına Eğitim Sen Şube Yönetim Kurulu Üyesi Nurcan Hasırcı Doğan okudu.
Ulusal Çocuk Hakları Stratejik Belgesi ve Eylem Planı’nın hayata geçirilmesi gerektiğini dile getiren Çorum Kadın Platformu Sözcüsü Nurcan Hasırcı Doğan, ‘Bugün toplumda, öfke üzüntü ve endişeleri gidermek amacıyla hükümet yetkililerinin ve bazı siyasi çevrelerin hadım ve idam cezalarını gündeme almaları sorunun çözümünden çok üzerini örtmeye yarayacaktır.’ dedi.
Hasırcı Doğan, açıklamasında görüşlerini şöyle sürdürdü: ‘Türkiye günde 32 çocuk kayboluyor. TÜİK verilerine göre 2008 – 2016 yılları arasında kaybolan çocuk sayısı 104 bin 531. Bu verilere kadına yönelik şiddeti de eklediğinizde kadına ve çocuğa yönelik cinsel istismar ve şiddet vakaları güncel olmaktan öte özellikle son 16 yıldır artarak devam eden toplumsal bir sorun haline gelmiştir. Vakaların çoğu aile içinde gerçekleşmekte olup, faillerinin tamamı ise yaşları, fikirleri, inançları, sosyal konumları farklı olan erkelerden oluşmaktadır. Yani sorun erkek egemenlikli sistemin zihniyeti ve toplumsal düzenimizle ilgilidir.
Yaşanılanların bu noktaya gelmesinde devletin eğitim, kadın, aile hukuk-adalet, demokrasi anlayışının ve bu alanlardaki politikalarının payı büyüktür. Evlilik yaşının düşürülmesi, bazı din adamlarının kız çocuklarıyla ilgili evlenme yaşına ilişkin beyanları, müftülüklere nikah kıyma yetkisinin verilmesi, eğitim dilinin ve müfredatının cinsiyetçi ve eril olması, kadınların siyasette, yönetimde ve çalışma hayatında eşit koşullara sahip olmaması, bu suçlara yönelik mevzuatta var olan cezaların uygulanmaması veya cezasızlık politikasının olağan hale gelmesi, toplumda adalet duygusunun giderek kaybolması, siyasette ötekileştiren, şiddet içeren dilin hakim olması, medyanın bu tür olayları ele alış biçimi onlarca neden sorunun endişe verici boyutlara ulaşmasına yol açmıştır. ÇOCUKLARIMIZI SOKAKLARA ÇIKARMAYA KORKAR OLDUK! Bugün öfkeliyiz, üzüntülüyüz, endişeliyiz. Çocuklarımızı sokaklara, parklara çıkarmaya korkar olduk. Çünkü kadın ve çocuğa yönelik suçlar artık kamuya açık alanlarda güpegündüz ve aleni yapılmaya başlandı. Benzer cinsel istismar ve şiddet eylemleri hayvanlara da yapılmaktadır. Faillerin kurbanlarını kendilerinden daha zayıf gördükleri çocuklardan ve kadınlardan seçmeleri, üzerinde düşünülmesi gereken bir konudur. Bugün toplumda, öfke üzüntü ve endişeleri gidermek amacıyla hükümet yetkililerinin ve bazı siyasi çevrelerin hadım ve idam cezalarını gündeme almaları sorunun çözümünden çok üzerini örtmeye yarayacaktır. Çünkü bu tür cezalandırmalar hukuk ve evrensel insan haklarına aykırıdır. Zira cezaların uygulandığı ülkelerde bu tür suçlarda herhangi bir azalma olmadığı gibi artış görülmüştür. Çözümün bu konuda çocuk merkezli politikalar, koruma, eğitim, caydırıcı hukuki yaptırım ve rehabilitasyon olmalıdır.
ULUSAL ÇOCUK HAKLARI Hükümet her şeyden önce sorunun çözümü için akademik çevrelerle, kadın örgütleriyle, sivil toplum kuruluşlarıyla, sendikalar ve bilim insanlarıyla birlikte çalışmalıdır. Demokratik, laik, bilimsel ve eşit bir eğitim sistemine geçilmelidir. Toplum bilgilendirilmeli, şiddetin nedenlerini ortadan kaldırmak için gerekli çalışmalar yapılmalıdır. Mevzuatımızda yer alan kadına ve çocuğa yönelik cinsel istismarı önleme ve izleme koordinasyonları aktif hale getirilmeli. Ulusal Çocuk Hakları Stratejik Belgesi ve Eylem Planı hayata geçirilmelidir. Organ ve uyuşturucu çeteleriyle aktif mücadele edilmelidir. Çocuklar onları dünyaya getiren anne ve babalarına ait değildir. Çocuklar topluma aittir. Çocuklar geleceğimizdir ve bizler geleceğimize sahip çıkmak zorundayız..’ /BSGMEDYA |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |