Şunun şurasında bir kaç saat sonra yani 24 Haziran'da sandık başına giderek geleceğimiz için oy kullanacağız.. KIRK KATIR MI, KIRK SATIR MI? YA DA DEVAM MI, TAMAM MI? SEÇİME DOĞRU..
Yüksek Seçim Kurulu’nun da seçim takvimini açıklaması ile altı adayın yarışacağı bir Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimi süreci de başlamış oldu... Gözümüz aydın! Şunun şurasında bir kaç saat sonra (24 Haziran) yine sandık başına gideceğiz. Ve yine o değerli oylarımızla, yeni Cumhurbaşkanımızı ve 600 vekilden oluşacak yeni parlamentomuzu belirleyeceğiz. Ve yine her seçimin ardından yaptığımız gibi, bilinen ‘o türkümüzü’ söylemeye yani ‘elimiz kırılsaydı da oy vermeseydik’ diye başlayan… dertlenmelere/ sızlanmalara da başlayacağız. Nereden mi biliyoruz! Çünkü çok partili parlamenter sisteme geçtiğimiz 1946 seçimlerinden beri hep öyle yapmadık mı!
Bu nedenle önümüzdeki seçimde de kuralı bozmayacağımız kaçınılmaz gözüküyor. Peki bunun çözümü yok mu? Elbette var. Çözümü; daha demokratik, toplumda tüm kesimlerin iradesini yansıtabileceği, kendini görebileceği bir seçim sistemindedir. *** ÇÖZÜM SAĞLIKLI BİR SEÇİM SİSTEMİ! Her nedense bir türlü sağlıklı bir seçim sistemine kavuşamıyoruz. İktidara gelen koltuğa yapışıyor, daha fazla kalabilmek için önce seçim sistemini karmaşık hale getiriyor, belirli görüşlerin parlamentoya girmesini önleyecek düzenlemeler yapıyor. Yıllarca ülkeyi yöneten Demirel’den, ‘Anayasayı bir kere delmekle bir şey olmaz’ diyen Turgut Özal’a ve bugünkü iktidara kadar hepsi aynı şeyi yaptı. Ve sonuçta her seçim sonrasında milyonlarca seçmenin iradesi parlamento dışında kaldı. *** Hatırlanacağı gibi, 3 Kasım 2002 seçimlerinde 10 milyona yakın seçmen şu veya bu nedenlerle sandığa gitmediği için iradeleri de parlamentoya yansımamıştı. (O’nu takip eden 22 Temmuz 2007, 12 Haziran 2011, 7 Haziran ve 1 Kasım Genel Seçimlerinde de değişmedi..) Bu durumun en çok şu an iktidarda bulunan AKP’nin işine yaradığı biliniyor. *** Gerek seçim sistemindeki yüzde 10’luk baraj, gerekse 10 milyona yakın seçmenin sandığa gitmemesi, yüzde 25’lik oy ile birinci parti olan AKP’nin parlamentonun büyük çoğunluğuna hakim olmasına neden olmuştu. (Şu an kurulan ittifaklar nedeniyle bir nebze yüzde 10 barajı işlevsiz kalacak gibi.) Her ne kadar partilerin çoğu; seçim sisteminin anti-demokratik olduğu konusunda hem fikir olsalar da, geçen süre içersinde bazı nedenlerle gerekli düzenleme yapılamadığı için yine aynı seçim sistemi ile sandığa gitmek zorunda kalacağımız görünüyor. *** Her nedense Türkiye, çok partili parlamenter sisteme geçtiği 1946’den beri adaletli bir seçim sistemi oluşturamadı/ oluşturamıyor. Kısmen 1965 seçimlerinde nisbi bir iyileşme görüldüyse de, o da uzun sürmedi. ** Ve Türkiye yaklaşık 72 yıldır da, istediğimiz gibi demokratik bir seçim sistemini hayata geçiremediğimizden dertlenip duruyoruz. Bu gidişle pek sağlıklı bir seçim sistemine geçeceğimiz de gözükmüyor… *** BİR YANDA DEVAM, DİĞER YANDA TAMAM DİYENLER..!
Türkiye; bir yandan Cumhurbaşkanlığı, bir yandan da erken genel seçim derken, 2018 yılını hayli hareketli geçireceğe benziyor. Şimdiden tüm partiler her iki seçim için hesaplarını, taktiklerini, projelerini hazırlamaya başladılar bile. Sağda ve solda ittifak arayışlarından tutun birlik arayışlarına kadar yoğun bir çalışma yürütülüyor. ***
Cumhur İttifakı, *** Millet İttifakı ise 3 ayrı aday ile (CHP: Muharrem İnce, İYİ Parti:Meral Akşener, Saadet:Temel Karamollaoğlu) yarışa katılıyor.
***
Şu an bu durumda birinci turda hiçbir adayın yüzde 50 artı 1 oya ulaşması mümkün gözükmüyor. Dolayısıyla tüm hesaplar; 8 Temmuz 2018 Pazar günü yapılacak 2. Tur için yapılıyor. Yani 2.tura en çok oy alan iki aday kalacağına göre;
Yani seçmen; *** Bildiğiniz gibi şu anda iktidarda bulunan AKP, 3 Kasım’da gerek seçim sistemi, gerekse seçim öncesi yaşanan iki büyük kriz nedeniyle oluşan tepki oyları sonucu tek başına iktidar oldu. Ve 16 yılı aşkın süredir de ülkeyi yönetiyor. Hem de devletin tüm kurumları ile kavgalı bir halde... Bir yandan ‘Milli Görüş Gömleği’ni çıkardık derken, öte yandan tabanına mesaj verecek uygulamaları yapmaktan geri kalmadığına hep birlikte tanık olduk! Seçim meydanlarında IMF politikalarına ver yansın etmesine rağmen, iktidara gelince bir numaralı IMF’ci olduğunu göstermekten geri kalmadı...(Her ne kadar IMF ile hesabı kapatmalarına rağmen, son yaşanan ekonomik daralma; yeni bir İMF kapısını işaret etmektedir.) *** Yine seçim meydanlarında bir çok vaatte bulunan AK Parti İktidarı, geçen süre içersinde bu yönde muhalefetten gelen tüm önerilere kulağını tıkadı/duymazlıktan gelmeyi tercih etti. Sağlık’tan eğitime kadar birçok kurumda gerçekleştirdiği kadrolaşmalardan söz etmeye bile gerek yok sanırız. *** TOPLUM MÜHENDİSLERİ (!) İşte Türkiye, böyle bir ortamda Milletvekilliği ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine gidiyor. Halk örgütsüz… İlk defa muhalefetin çoğunluğu bir ittifak çatısı altında seçimlere girmiş olması ümit verici bir gelişme.. Yani Türkiye, 72 yıllık Çok Partili Parlamenter Sistem’de 16 Nisan’da ortadan kaldırılmak istenen Parlamenter Sistemin yeniden inşa edilip-edilemeyeceğinin seçimi için sandık başına gidiyor. *** Toplum yine bazı toplum mühendisleri, komplo teorisyenlerince, tıpkı 3 Kasım 2002 seçimlerinde olduğu gibi; yapay (suni) Öte yandan da yapılan istatistiklerle, şişirilmiş balon haberlerle ekonomi iyiye gidiyormuş, enflasyon tek haneli rakamlara düşüyor havası pompalanıyor... Oysa işsizlik almış başını gidiyor..! Sokaktaki her dört kişiden biri işsiz, milyonlarca insan yoksulluk ve açlık sınırının altında yaşıyor. *** Geçim sıkıntısı nedeniyle dağılan aileler, sönen ocaklar; gasp/ kapkaç ve hırsızlık gibi asayiş olayları korkutucu şekilde artıyor. Ama ülkeyi yöneten iktidar ise; yaptığı rakam oyunları ile ‘Büyüyen bir Türkiye’ tablosu çizmekten geri kalmıyor. İşte böyle bir ortamda 24 Haziran Seçimlerine doğru gidiyoruz..! Önümüzdeki günlerde de bu süreç hızlanacak ve seçim yatırımları ardı ardına başlayacaktır, hiç kuşkusuz. *** Siyasi iktidar, son 16 yılda daha da yoksullaşan emeklinin, dargelirlinin, çiftçinin -üreticinin (kaldıysa) sırtını sıvazlanmayı, gönüllerini almayı/ağızlarına bir parmak bal sürmeyi ihmal etmeyecektir. Yine hiç kuşkusuz AK Parti ve destekçileri; MHP artı BBP; elindeki belediyeler aracılığıyla akla gelmedik seçim yatırımları gündeme getirerek Sn. Erdoğan’ı başkan yapmanın yollarını arayacak. *** Sayın Erdoğan başkan olur veya olmaz orasını bilemeyiz ama, her geçen gün yoksullaşan geniş halk kitlelerinin giderek geleceğinden umudunu yitirme noktasına geldiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. İşte böyle bir ortamda 24 Haziran seçimlerine gidiyoruz. Önümüzdeki günlerde sürecin daha da hızlanacağını belirterek, yazımızı noktalıyoruz. *** Karar; 24 Haziran’da sandık başına gidecek olan seçmenin.. SEÇMEN; |
918 kez okundu |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |