İYİ Parti Çorum İl Başkanı Bekir Özsaçmacı, hükümetin ekonomi ve dış politikalarını sert dille eleştirdi‘DEVAÜLASYONLA MİLLETİMİZ 85 MİLYAR DOLAR FAKİRLEŞTİ’
İYİ Parti Çorum İl Başkanı Bekir Özsaçmacı, hükümetin ekonomi ve dış politikasını eleştirdi. 2018 Yılı Programı ve Yatırım Programlarında 2018-2020 yılları için belirlenen Dolar/TL kurları daha 2018 yılı başlamadan ayıldığını belirten Özsaçmacı,süper teşviklerin iktidar yanlılarına gittiğini iddia ederek, “Teşvik verilen firmalar neye göre belirlendi.?” diye sordu. Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı istikrarsızlığın kaynağı olmakla eleştiren Özsaçmacı, Doğan yayıncılığa ödeme yapılması için 44 bankadan para alındığını, dev firmaların battığını iddia etti. Özsaçmacı, vahim dış politika hatalarının tamirinin şehitlere düştüğünü savunarak, iktidarın en ölümcül siyasi coğrafyanın koşullarını hazırladığını, sağduyunun TBMM çatısı altında aranması çağrısında bulundu.
Devaülâsyonla milletin 85 milyar dolar fakirleştirdiğini öne süren İYİ Parti Çorum İl Başkanı Bekir Özsaçmacı, hükümetin ekonomi ve dış politikasını değerlendirdiği açıklamasında şunları söyledi:
‘Hükümet 2018 Yılı Programı ve Yatırım Programlarında 2018-2020 yılları için belirlenen Dolar/TL kurları daha 2018 yılı başlamadan aşılmıştır. 2018 yılı için öngörülen 3,73 TL’lik dolar/TL kuru, 2020 için öngörülen 4,02 TL’lik hedef 10 Nisan 2018 tarihinde aşılmıştır. 10 Nisan 2018 tarihi itibarıyla dolar/TL kuru 4,13 TL ile rekor düzeye erişmiştir. Türk Lirası yılbaşından bu tarafa yaklaşık %10 devaüle olmuştur. Bu ne anlama gelmektedir? TÜİK’in hesaplama oyunları ile 10.597 $ olarak açıklanan fertbaşı milli gelir 1.000 $ erimiş, Türkiye ekonomisi ise 85 milyar $ küçülmüştür. Sayın Başbakan “dolsa ne olur dolmasa ne olur” diyerek güya espri yapıyordu. İşte dolar doldu. Sayın Başbakan, doldurduğunuzda ne olduğunu gördünüz mü? Bu muazzam zarar maalesef Türk milletinin cebinden çıkacaktır. İktidar sahipleri ve yandaşları bu zarardan mümkün olduğu ölçüde korunmaktadır. Örneğin, 2017 yılı enflasyonun %11,9 açıklandığı bir dönemde Avrasya Tüneli Geçiş Ücreti %26,5 zamlanmış, kamuoyundan gelen tepkiler neticesinde devletin alacağı KDV’yi %18’den %8’e düşürülerek işletici firma korunmuştur. İYİ Parti olarak soruyoruz; 316,4 milyar $’a erişen Özel Sektör Dış Borcu nasıl finanse edeceksiniz?
'SÜPER TEŞVİKLER DE SÜPER YANDAŞLARA GİTTİ' Döviz artışlarıyla milletimizin cebindeki para erirken yandaş firmaları korumak, milletin kaynaklarını yandaş firmalara peşkeş çekmek Süper Teşvik Paketi çıkarılıyor. Cari Açığı azaltmak amacıyla verilen Süper Teşvik Paketi toplantısında, Son 12 aylık ihracatın 160 milyar $’ı aştığı ifade edilmesine rağmen son 12 aylık dönemde 83,6 milyar $’a erişen DIŞ AÇIK’tan bahsedilmemiştir. DIŞ AÇIK, Dolar ile finanse edilmektedir. Bahse konu “23 Proje için 19 Şirkete Verilen Süper Teşvik Toplantısında” 1 tamamlanan Proje ve 23 devam eden projeye Süper Teşvikler verildiği ifade edilmiştir.
TEŞVİK VERİLEN FİRMALAR NEYE GÖRE BELİRLENDİ? Tamamlanan Proje sahibinin milletin anasına küfreden Cengiz İnşaat diğer teşvik alanın da Sayın Erdoğan’a olan aşkını “Şemsin Mevlana’ya duyduğu aşk”a benzeten Ethem Sancak’a ait olması tesadüf değildir. Bunun adı “yandaş kapitalizmi”dir ve ne yazık ki Türkiye ekonomik varlıkları AKP eliyle yandaşlarla Katar arasında paylaştırılıyor. Örneğin şu soruların cevabını bekliyoruz: •Teşvik desteğinden yararlanacak 23 proje hangi kriterlere göre belirlenmiştir? •Belirlenen sektörler ve teşvik konularında Fayda – Maliyet Analizi neye göre yapılmıştır? •135 milyar dolarlık yatırım tutarı ne şekilde ve hangi kriterlere göre hesaplanmıştır?
‘ERDOĞAN İSTİKRARSIZLIK KAYNAĞIDIR’ Sermaye ilişkilerindeki kuralsızlık ve adaletsizliğin artışının en hızlı olduğu dört ülke arasında Türkiye ikinci sıradadır. AKP iktidarı Türk milletini küçük düşürmektedir. İnşallah bu ayıp ilk seçimlerde temizlenecektir. Artık Sayın Erdoğan ve Hükümeti istikrarsızlık kaynağıdır. Bu kaynaklar kurutulmadan Türkiye’nin risk primi ve faiz düşmez. Yani faiz lobisinin başı Sayın Erdoğan’dır.
‘DOĞAN YAYINCILIĞA ÖDEMEK İÇİN 44 BANKADAN PARA ALDILAR’ Türkiye’de sadece üretim sektörleri değil, bankacılık sektörü de bu yandaş kayırmacılığından olumsuz etkilenmektedir. Örneğin, Ziraat Bankası Doğan Medya’nın Demirören Grubuna satılması için gerekli 675 milyon $ krediyi 2 yıl ödemesiz, 8 yıl sıfır faizli olarak vermiştir. Ancak, Ziraat Bankası bu kaynağı sağlayabilmek için 22 ülkeden 44 bankadan 1 milyar 440 milyon dolar borçlanmıştır. Aynı İsrail’e yaptıklarını Aydın Doğan’a yaptılar; milletin önünde bağırdılar çağırdılar, kapalı kapılar ardında fakir fukaranın garip gurabanın hakkını peşkeş çektiler. Bu vicdan dışı iş ve işlemler için bir Yüce Divan yetmez, on Yüce Divan gerekecektir.
‘DEV FİRMALAR BATIYOR’ Türk ekonomisinin temel sermayesini yaratmış ve tüm üretimin yüzde 60'ını yapan, yani Türkiye'nin gerçek gücünü ortaya koyan yerleşik sermayeyi de çökertmektedir. Doğuş Grubunun bankalardan istediği borç yapılandırma talebi Hükümetin hatalı ekonomi politikalarının hem kabulü hem de tescilidir. Burada unutulmaması gereken nokta daha önce başka grupların da borç yapılandırması talebinde bulunmuş olmalarıdır. Doğuş grubundan önce Yıldız Holding, yani Ülker Grubu da borç yapılandırması istemiş, Türk Telekom’un ortağı Oger 4.4. milyar Dolarlık borcunu ödememiştir. Borç yapılandırma talebiyle bankaların kapısına dayanan firmaların bankaları da 2001 krizini andırır bir şekilde bir likitide kriziyle karşı karşıya bırakmaları sadece zaman meselesidir.
‘VAHİM DIŞ POLİTİKA HATALARINI TAMİR ETMEK ŞEHİTLERE DÜŞTÜ’ Doğu Guta’da yaşanan insanlık faciasının gerçek sorumlularının ve mahiyetinin objektif bir şekilde ortaya konulmasının kritik bir önem taşıdığı kanaatindeyiz. Bu çerçevede Partimiz kuruluşundan bugüne iktidarın dış politikasının gerçeklerden, akıldan, milli menfaatlerden tamamen kopuk şekilde tasarlanıp uygulandığını söylemiştir. Sayın Erdoğan’ın dış politikaları bizatihi kendisi ülke için tehdit ve beka sorununa dönüşmüş, yapılan vahim hataların tamirinin sorumluluğu şanlı ordumuza yüklenmiştir. Ordumuzun başarısı da yine maalesef siyasi istismar konusu yapılmıştır. Bu yanlış anlayıştan ziyadesiyle payını alarak hatalar bataklığı haline gelmiş Suriye politikası, Astana, Soçi ve son olarak Ankara debelenmelerine rağmen Türkiye’yi yeni risklerle dolu büyük belirsizliklerle karşı karşıya bırakmıştır. Sayın Erdoğan’ın basiretsiz politikaları Türkiye’nin çok vahim bir oyuna düşmesine neden olmuştur. Düşünün: Rusya ve İran’la imzaladığınız Ankara bildirgesinde Esad’ın iktidarda kalmasına rıza ve garantörlük teyid ediyorsunuz, bir tür onu da partneriniz yapıyorsunuz, hemen akabinde bu ortaklarınızdan, yani önce İran’dan ardından Rusya’dan Afrin’den çık talimatı geliyor. Esad sivilleri korumak adına garantörü olduğunuz bölgelere bomba yağdırıyor. Ankara bildirgesindeki ortağının askerleri bombalanıyor. Bu arada NATO’daki baş müttefikimiz Doğu Guta’ya kimyasal silah saldırısında bulunulduğunu iddia ediyor. Bütün bu gelişmeler, esasen üç dört gün önce Ankara’da şaşalı törenlerle ağırlanan ortakların hasım olacakları bir zemini mi hazırlıyor?
‘EN ÖLÜMCÜL SİYASİ COĞRAFYANIN KOŞULLARINI HAZIRLADINIZ’ Bunun başlıca sebebi izlenen sabahtan akşama üç kere değişen zigzaglı dış politika için manevra alanının iyiden iyiye daralmış olmasıdır. Saray şu sorular üzerinde düşünmek zorundadır: Yarın Esad, Suriye rejimi güçleri, Suriye’deki İran kuvvetleri bombalanırsa kimin yanında saf tutacaksınız? Yıllar boyunca gitmesi için Türkiye’yi tehlikeye attığınız, şimdiki ortak Esad’ın yanında mı, Suriye topraklarından uzaklaştırma uğraşı verdiğiniz Astana müttefiki İran’ın yanında mı? Yoksa Pyd/Ypg hamisi ilan edilen Abd’yle mi? Anlaşılmaz ilişkiler içinde olduğunuz İsrail’le mi? Bundan sonra Suriye’de yaşanacak vahim sarsıntılardan Türkiye’yi nasıl koruyacaksınız? Dün AKP’nin içine düştüğü bu durumu anlatan trajikomik bir twitte şöyle yazıyordu: Erdoğan, Putin, Ayetullah yan yana. Putin, Ayetullah, Esad yan yana. Trump, Putin, Ayetullah, Esad Erdoğan’a karşı. Yani basiretsizliğiniz Türkiye’yi derin bir tehdit coğrafyasına dönüştürdü. Yanı başımızda dünyanın en ölümcül siyasi coğrafyasının koşullarını hazırlamaya sorumsuzca katkıda bulundunuz. Suriye’deki ortaklarınız Türkiye’nin güvenliği adına Mehmetçiğin şehit ve gazi olmayı göze alarak tuttuğu Afrin’den çıkın dedi. Dahası Suriye’deki verileri daha da altüst edecek hadiseler ufukta.
‘SAĞDUYUYU GELİN YOK ETMEK İSTEDİĞİNİZ MECLİS’TE ARAYALIM’ Sonuç olarak Türk milleti, tam yedi yıldan bu yana Suriye politikanızın yanlışlarının bedelini kendi refahını kaybederek, kendi geleceğinden harcayarak ödüyor. ‘Yurtta Sulh Cihanda Sulh’ ilkesinin tarihini bilmeden tek başına sahiplenmeye kalkıştığınız Osmanlı İmparatorluğunun yıkılış döneminden damıtılmış bir bilgelik dersi olduğunu idrak edemediniz. Tam bir görgüsüz şuursuzlukla dış politikayı kof bir yapboz anlayışı, hezeyanlarınızın, yanlış hesaplarınız, öngörüsüzlüğünüz, anlamsız tavizleriniz ile yürüttünüz. Şimdi bunun bedeli hem milletimizin sırtında ağır bir yük, hem de onun geleceğini karartıyor. İşte İYİ Parti olarak Erdoğan’a şu çağrıda bulunmayı Türk Milletinin genel güvenliği ve yüksek çıkarları adına yüksek bir ahlaki ve siyasi zorunluluk sayıyoruz: Eğer misyonunuz ‘Yıkmadan Gitmemek değil ise’ gelin, bu çok vahim ortamda, sağduyuyu milletin temsilcileriyle birlikte yok etmek istediğiniz Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde hep birlikte arayıp, bulalım.’ /BSGMEDYA.NET
|
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |